Elementlerin Tanrısı Bölüm 09

[ A+ ] /[ A- ]

Elementlerin Tanrısı- Bölüm 9: Lork Kurtları’nın İni

 

Aaron ve ailesi tam 5 gün boyunca avlanmış ve güçlenmişti. 5 gün boyunca sabah 5’ten akşam 10’a kadar avlanıyor sonrasında ise kuleye dönüp dinleniyorlardı. Aaron onların en azından mental olarak dinlenmeleri gerektiğini düşündüğünden dolayı bunu yapmayı istemişti ve işe yaramıştı çünkü iyi bir dinlenmeyle hepsi her gün ve her gün daha iyi savaşmaya başlamış ve oldukça büyük bir yol kat etmişti.

 

Aaron hariç her bir grup üyesi tam 20 seviye olmuş ve Aaron ise 23 seviyeye ulaşmıştı. Aaron’un bu kadar az seviye atlamış olmasının nedeni grubun bir süre daha hızlı seviye atlaması için gruptan ayrılması ve sonradan geri gelmiş olmasıydı, grup bu 5 gün boyunca 400’den fazla goblin öldürmüştü ve bunun gururuyla dolup taşıyordu.

 

Saat 10 olmuş ve bugünün avı bitmişti, doğal olarak grup kuleye geri dönmüş ve puanlarıyla gerekli şeyleri almıştı. Market çok işlevliydi, puanın olduğu zaman ölüm, yaşam ve zaman hariç her şeyi alabiliyordun.

 

Aile bir kenara oturmuş ve yemeklerini yemişti sonrasında ise Aaron söze girişti:

 

”Ben gidiyorum.” bu sözler karşısında grup şaşırdı ve hep bir ağızdan ”Gitmek?” dediler.

 

”Evet, sizin için yeterince deneyim toparladık, hepinize söylediğim gibi puanlarınızı size önerdiğim yerlere dağıttınız. Şu anda kendiniz savaşabilecek kadar güçlüsünüz, buralarda sizin kadar güçlü olan sadece birkaç kişi olduğuna kalıbımı basabilirim.”

 

Grup Aaron’un sözlerine katılıyordu, Aaron’un saldırmadığı zamanlarda bile oldukça iyi iş çıkartıyorlardı. Şu anda tek avlanabileceklerdi.

 

”Neden gidiyorum diye soruyorsanız ise daha fazla deneyim için gidiyorum ve hayır sizinle deneyim kazanmak çok yavaş oluyor.” Elbette grup da bunun farkındaydı, onlar da bu geçen 5 günde sistem ile ilgili yeterince bilgi kazanmışlardı ve eşit deneyim dağıtımı olayını da anlayabiliyorlardı.

 

”Anlıyorum, dikkat et.” dedi Sean direkt kabul ederken.

 

”Sean? Oğlun ayrılmak istiyor ve sen direkt kabul ediyorsun, ne saçmalıyorsun!” diye kızdı Valerie biricik eşine.

 

”Dikkatli ol abi, lütfen.” dedi Dahlia Aaron’a. Bu 5 gün içerisinde Dahlia aileye alışmış ve ailenin maske takmış kötü insanlardan olmadığını anlamıştı, özellikle Aaron’un çünkü Dahlia ne zaman tehlikeye girse Aaron savaştığı canlıyı bırakıp direkt Dahlia’nın önünü açıyordu ve tabii bu nedenle Dahlia Aaron’a artık abi demeye başlamıştı.

 

”Dahlia sende mi?” dedi Valerie tekrardan fakat bu sefer yüzü garip bir şaşkınlıkla parlıyordu.

 

”Evet, aramızda en güçlümüz abim değil mi efendi anne. Üçümüz ona saldırsak bile yenemeyeceğimizi hissediyorum. Bu yüzden farkındayım, ona yardım etmiyoruz ona yaptığımız şey köstek olmak. Eğer birkaç günlüğüne gitmek istiyorsa ona izin vermek gerekir diye düşünüyorum.” Dahlia her ne kadar kendini abi demeye alıştırmış olsa da henüz birine baba ya da anne diyecek potansiyeli kendinde görmüyordu ne yazık ki.

 

”Ne? Var ya sizinle başa çıkılmaz, üçünüz de çok haylazsınız. Madem öyle dikkatli ol, eğer yaralanırsan üstüne bir de ben seni yaralarım.” dedi Valerie kızgın ve mutsuz bir yüzle.

 

Aaron bu sözlerden çok korkmuştu, eski hayatı boyunca çok az korkmuş olan ve bu nedenle Duygusuz Ölüm diye anılan Aaron şu anda çok korkuyordu, bir annenin yapabileceği şeylerden birisiydi evladına duygu aşılamak.

 

”Ta..tamam anne, görevin en son günü sabah saatlerinde döneceğim sonrasında ise patron canavarı öldürmeye gideceğiz. O zamana kadar dışarıda avlanın fakat kendinizi çok yormayın ve kuleden çok uzaklaşmayın, ayrıca hep birlikte kalın oldu mu?”

 

”Mhm, bizi merak etme.” dedi Sean güven verici bir ses ile. Aaron babasının bu sözlerine gülümsemişti ve ”Tamamdır.” diye eklemişti.

 

Aaron kulenin sınırlarından çıkmıştı ve kuleden bir müddet uzaklaştıktan sonra bir binanın tepesine çıkıp oturdu ve ”sistem” dedi.

 

Sistem olayı eski yaşamında bu kıyamet başladıktan neredeyse yarım yıl sonra keşfedilmiş ve kullanılmaya başlanmıştı, bu olay tam olarak acvı kartını sistem ile bağlamaya ve kartı artık kaybetmeyecek şekilde sistemin sanal ortamına taşımana yarıyordu. Aaron da bunu geçen gün gruptaki herkes uyuyorken yapmıştı.

Bir anda Aaron’un önünde kendi istatistikleri oluştu:

 

”Aaron Dion-Seviye 23

  Irk: İnsan

  Cinsiyet: Erkek

  Yaş: 19

  İş: Büyücü, Savaşçı.

  Nitelik: Tüm Elementler

  Yetenekler: Tanrı’nın Gözleri(pasif), Tanrı Seviye Kılıç Ustalığı(pasif), Geçiş(aktif), *****, *****, *****.

  Derece: B

  Rütbe: Geri Dönen(eşsiz yüzük), Tanrıların Gözdesi(tanrıların size olan yatkınlığı + 1000), Yüce Ejder Katili(güç statına + 50), goblin katili(tüm statlara +2), İyi Kalpli(tüm statlara +5)

   Güç: 75

   Çeviklik: 45

    Zeka: 134

    Büyü Gücü: 55

    Şans: 13

    Cazibe: 55

    *****: ***

    Kalan Puan: 0”

 

Aaron’un statları oldukça büyük bir evrim geçirmiş ve üstüne üstlük ”İyi Kalpli” diye bir rütbe kazanmıştı, bu rütbenin aynısını önceki hayatında da kazanmıştı, 100 tane insan onun onlara yaptığı herhangi bir etki yüzünden seviye atladığında kazandığı bir rütbeydi bu. Bu da kulenin sınırları içindeki insanların çoğunun güçlendiği anlamına geliyordu.

 

Fakat bunlar Aaron’un zerre umurunda değildi, Aaron’un şu anda umurunda olan 2 şey vardı. Seviye atlamak ve ”Geri Dönen” rütbesinden aldığı eşsiz yüzük. Bu yüzüğün ne olduğu hakkında ufak bir fikri vardı çünkü önceki hayatında da sahip olduğu büyülü yüzükler vardı, bunlardan bazıları içinde bir miktar boyutsal alan bulundurur ve insan bedeni haricinde canlı olmayan şeyleri içeri koymaya yarardı, diğerleri ise doğal olarak stat puanlarına etki ederdi.

 

Tabii Aaron içten içe bu yüzüğün bir boyutsal yüzük olmasını diliyordu çünkü şu anda bir boyutsal yüzüğe sahip olmak demek, sistem çantasının sınırlı kullanım alanını bayağı bir aşmak anlamına gelecekti çünkü aynı avcı kartları gibi boyutsal yüzük de sistem ile bağlanılabiliyordu. Bu sayede çanta sınırı artıyor ve doğal olarak geniş bir depo alanına sahip oluyordunuz. Aaron artık daha fazla dayanamayıp sessizce ” Geri Dönen rütbe ödülünü al” dedi ve bir anda önünde bir yüzük oluştu. Aaron yüzüğü alıp yüzüğü sisteme bağlamaya çalışınca sistemden bir bildirim geldi:

 

”Sınırsız kapasite boyutsal yüzük tespit edildi, çanta ile birleştirilmesini istiyor musunuz.” bu bildirimi okuduğu anda Aaron’un gözleri fal taşı gibi açıldı, önceki hayatında X seviye avcı olmasına rağmen sahip olduğu en geniş kapasiteli boyutsal yüzük 250 m2’ydi ve daha önce ne sınırsız bir kapasite ile ilgili bir hikaye ya da dedikodu duymuş ne de böyle bir şey görmüştü.

 

Aaron bir anda ayağa fırladı ve ellerini birleştirerek ”Teşekkürler Tanrı ya da her ne isen.” dedi ve ondan sonra sistem bildirimini onayladı, o anda alçak bir ışık parladı ve yüzük ortadan kayboldu sonrasında ise doğal olarak sistemden bir bildirim geldi:

 

”Sınırsız kapasite boyutsal yüzük çanta ile birleştirilmiştir.” Aaron halen daha okuduğu şeye inanamıyordu. Böyle bir saçmalığa ilk defa denk geliyordu, Yüce Ejderi öldürmesi ve Tanrıları görmüş olması bile onu böyle heyecanlandırmamıştı.

 

‘İnanamıyorum, böyle bir şeyin varlığı bile bir hile tamamı ile bir hile, goblin cesetlerini yağmalayıp markete satabilirim, bunu sınırsız kere yapıp sınırsız para kazanabilirim. Neden böyle bir hileyi benim elime verdiler?’ Aaron bu şekilde düşünüyordu fakat Tanrılar Aaron’un bu şekilde vizyonsuz bir şekilde düşüneceğini bilmiyorlardı.

 

Aaron bu olayı bir süre yatıp sindirdikten sonra ayağa kalktı ve binanın üstünden etrafa bakmaya başladı, o sırada pasif yeteneği olan Tanrı’nın Gözleri’ni kullanıyordu ve bu yüzden saçları ve gözleri duygularına göre renk değiştiriyordu. Evet ”Tanrı’nın Gözleri” bu tür bir saçmalık yaratıyordu.

 

Kullanıcı ne zaman üzgün olsa soluk mavi, ne zaman kızgın olsa kırmızı, ne zaman mutlu olsa sarı, ne zaman sevgiyle dolsa pembe, ne zaman bir şeyden nefret etse siyah, ne zaman bir şeye karşı çok güveniyorsa beyaz, ne zaman bir şeyden iğrense yeşil, ne zaman garip hissetse kahverengi ve ne zaman suçluluk çekse mor saçlara ve gözlere sahip oluyordu. Duyguları çok baskın bir şekilde ekstrem durumlara geçiş yapıyorsa, mesela çok sinirli bir hale geliyorsa saçları ve gözleri kızıl hale geliyor.

 

Fakat bunların karşılığında kullanıcı çok uzakları görebiliyor, dünya onun önünde yavaşlıyor ve refleksleri resmen sınır atlıyor oluyordu. İşte Tanrı’nın Gözleri pasif olarak bu kadar güçlü bir yetenekti.

 

Aaron şu anda deli bir mutlulukla dolup taştığından dolayı saç ve göz rengi altın sarısıydı ve ayın yansımasıyla parlıyordu, Aaron bu yeteneğe önceki hayatında da sahip olduğundan durumu hiç garipsememiş ve gözetlemesine devam ediyordu.

 

Çok geçmeden Aaron 5 gündür izini aradığı canavar olan ”Lork Kurtları’nı” bulmuştu ve onları avlamak istiyordu, çünkü Lork Kurtları oldukça çok deneyim veren düşük seviyeli bir yaratıktı, seviyeleri goblinler kadar düşük olmasa da bir dikenli fare kadar yüksek de değildiler tabii bir dikenli fare mi yoksa bir Lork Kurtu savaşsa kim kazanır derseniz cevap kesinlikle Lork Kurtu olur. Bu durumda yapacak bir şey yoktu, sistemin yaratımı böyleydi.

 

Aaron techizatlarını kontrol ettikten sonra hareket edip binadan binaya atlamaya başladı ve yaklaşık 10 dakika koştuktan sonra sonunda Lork Kurtlarının in olarak kullandığı bina yıkıntısına ulaştı. Artık yapacak tek bir şey kalmıştı, içeri girip onların hepsini öldürmek.

Not

Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.