Elementlerin Tanrısı Bölüm 06

[ A+ ] /[ A- ]

Elementlerin Tanrısı- Bölüm 6: Cesaretlendirme

Aaron, eline düşen avcı katına baktığında şaşkınlıktan suskunlaşmıştı, avcı kartının üstündeki değerler onun için bile fazlaydı.

”Aaron Dion-Seviye 12

  Irk: İnsan

  Cinsiyet: Erkek

  Yaş: 19

  İş: Büyücü, Savaşçı.

  Nitelik: Tüm Elementler

  Yetenekler: Tanrı’nın Gözleri(pasif), Tanrı Seviye Kılıç Ustalığı(pasif), *****, *****, *****, *****.

  Derece: B

  Rütbe: Geri Dönen(eşsiz yüzük), Tanrıların Gözdesi(tanrıların size olan yatkınlığı + 1000), Yüce Ejder Katili(güç statına + 50), goblin katili(tüm statlara +2).

   Güç: 67

   Çeviklik: 18

    Zeka: 116

    Büyü Gücü: 33

    Şans: 5

    Cazibe: 50

    *****: **

    Kalan Puan: 0

Bu değerler Aaron için bile uçuk seviyedeydi, en azından şu anki hali ile ve üstüne üstlük bası rütbeleri yeniydi. İşin diğer tarafından önceki hayatında Avcı Kartına sahip olmayıp seviye atlayan hiçkimse ile karşılaşmamış ve böyle bir olayı hayatı boyunca hiç duymamıştı bu yüzden kendisinin 12 level olması onu bir hayli heyecanlandırmıştı.

Görünüşe bakılırsa seviye atladıktan sonra Aaron’a verilen stat puanları otamatikmen dağıtılmıştı, eğer Aaron’a kalsaydı statlarını kesinlikle zeka, büyü gücü ve çevikliğe yatırırdı.

Aaron’u şaşırtan diğer bir şey ise, yeteneklerinin bazılarının kilitli olmasıydı, bunlardan birisinin ne olduğunu az çok tahmin edebiliyordu çünkü Tanrı ona 2 hediye vermişti. Birisi geri dönme şansı, diğeri ise ”Tanrı Sistemi” idi.

Tanrı ona belirli bir seviyeye ulaştıktan sonra Tanrı Sistemi’nin açılacağını belirtmiş ve ondan sonra Aaron’u geriye göndermişti.

Aaron ailesinin ve küçük kızın avcı kartlarına baktıktan sonra bir hayli şaşırmıştı, ailesinin stat puanları o kadar iyi olmasa bile küçük kızın stat puanları gereğinden fazla iyiydi.

Küçük kızın neredeyse 6 stat puanından 5’i 30 u geçmişti ki bu bir hayli fazlaydı çünkü normal bir insanın A seviye olarak başlamadığı sürece statlarının 30’u geçmesi gibi bir şey mümkün değildi.

Aaron sevindi, çünkü kendine ailesini korumak ve birbirlerine bakmak için yontulmamış bir cevher ve aynı zamanda hep istediği bir küçük kardeş bulmuştu, Aaron küçük kıza yaklaştı ve konuşmaya başladı:

”Bu kartı sakla, her zaman. Ben ya da ailemizin geri kalanı bakmak istemediği sürece kimseye gösterme olur mu? Bu seni tehlikeye sokar, bir hayli güçlüsün.” küçük kız Aaron’un bu sözlerine çok sevindi, Aaron ile tanıştığı yaklaşık yarım saat boyunca ona ayak bağı olmuş ve hiçbir şey yapamamıştı fakat artık ona yardım edebileceği gerçeği onu neşe ile doldurmuştu.

Bu sırada gökyüzünde bir sistem bildirgesi daha oluştu:

”Senaryo 1- Görev 2- Şehirdeki 4 Patron Canavarından Birini Öldür

  Görev Ödülü- Sınıf Seçimi.

  Görev Cezası- Tecrübe Kaybı.

  Görev İçeriği- Şehrin etrafında haritada belirlenmiş şekilde sürekli tekrardan doğacak 4 tane           patron canavarı mevcut. Herhangi birini tek veya takım ile birlikte öldür.

  Görev Süresi- 15 Gün.”

Görev çok basitti, 15 gün içerisinde 1 patron canavarı öldürmekti. Aaron için yapılacak şey çok daha basitti, dışarı çıkıp canavar öldürmek, seviye atlamak, belki şanslıysa eşya düşürmek ve sonrasında ise patron canavarını ailesi ile birlikte öldürmek. Aaron’a göre yapılacak tek şey buydu fakat hesap etmediği bir şey vardı o eskiden olduğu dünyada değildi ve ailesi tecrübeli sayılmazdı, savaşmayı bilen tek kişi babası Sean’dı o da yaklaşık olarak 12 yıl askerlik yaptığından dolayıydı fakat bir insan ile bir canavar arasında bir fark vardı, canavarların neredeyse hepsi kendini düşünmeden karşısındaki insanı öldürmek için çaba sarf ederdi fakat bir insan hem kendini korur hem de karşısındakini yıkmayı denerdi bu yüzden Aaron’un babası Sean bile bu durumda bir acemiydi.

”Toplanıp gitmemiz lazım.” dedi Aaron sessiz bir şekilde fakat Aaron’un fark etmediği bir şey daha vardı, etraftaki tüm insanlar resmen Aaron’u dinliyor ve ona göre hareket ediyorlardı, Aaron avcı kartını çevirip bakana kadar hiç kimse bunu yapmamış ve Aaron görev ödüllerini görüp bandajlarını çıkartana kadar hiç kimse bunu tekrarlamamıştı. Şu anda Aaron oranın lideri gibi gözüküyordu fakat Aaron için bu durum farklıydı, onun aklında ne lider olmak vardı ne de bir önder, onun aklında sadece ve sadece ailesini güvende tutmak vardı.

”Nereye gideceğiz?” dedi Sean aynı sessizlikte.

”Dışarı, canavar avlamamız gerekiyor.” etraftaki kalabalık şoke olmuştu, çünkü dışarı çıkıp canavar avlamak onlar için kıyamete kendi elleri ile adım atmaktan farksızdı.

”Canavar?” dedi Valerie korkmuş bir şekilde.

”Evet anne, buna mecburuz, 15 günümüz var. Görevin dediğine göre görev cezası sadece tecrübe kaybı fakat eğer ki patron canavarı öldürürsek elimize eşya geçebilir değil mi? Sonuçta kendine sistem diyen şu bildirge bize bunun bir oyun olduğunu söyledi.”

”Doğru diyorsun fakat, ya sana ya da ailemize bir şey olursa?” dedi Valerie üzgün bir şekilde.

”Er ya da geç bir şey olma seviyesine gelecek anne, neden o kadar yaralandığımı biliyorsun, daha da güçlenmezsek bir gün onu yapamayacak seviyeye gelebiliriz. Peki o zaman ne olacak?”

”Aaron doğru söylüyor.” dedi Sean ciddi bir sesle.

”Öyle mi yapıyorum, vay canına işte bu ender bir an.”

”Evet doğruları dile getiriyorsun fakat anneni ve yeni küçük kardeşini tehlikeye atmaya değecek bir şey olduğuna emin misin?” dedi Sean daha da ciddi bir sesle.

”Baba! Ben sıradan bir çocuk değilim, sadece sizi kurtarmak için 100 kadar gobline göğüs gerdim neredeyse 3 saat önce. Kılıcımdaki goblin kanları da buna örnektir, avcı kartımdaki level buna kanıttır. Ben senin çocuğunum, ön saflarda tam 12 yıl boyunca askerlik yapmış cesur bir adamın cesur çocuğuyum, yapamayacağım…en azından deneyemeyeceğim bir şeyin mevcut olduğunu düşünmüyorum.”

Sean oldukça şaşırmıştı, hayatı boyunca sessiz sakin takılan ve sırf zekasına egosu yüzünden okulu bile bırakmış ve üniversiteye gitmek istememiş bir çocuğun egosunu bırakıp tamı tamına ailesini düşünmesi ve onları korumak istemesi onun için gerçek bir şoktu.

”Tamam, eğer annen de bunu kabul ederse, eğer yeni küçük kızım da bunu kabul ederse bunu kabul ediyorum.” dedi Sean.

”Benim fikrim ne kadar önemlidir bilemem ama ben kabul ediyorum.” dedi Dahlia, gözünde yeni abisi olarak kabul ettiği Aaron’un önünde.

”Eğer siz hepiniz bunu istiyorsanız denemekten zarar gelmez, eğer ki eninde sonunda birimize zarar gelecekse bunun hep birlikteyken olması en azından bir şeyler deneyerek kaybettiğimizi kanıtlar.” dedi Valerie korkusunu bir yana bırakıp.

Aaron bütün bu konuşulanlara oldukça şaşırmıştı, ailesinin tüm bu olanlara bu kadar kolay göğüs gereceği aklının ucundan bile geçmezdi, bunda tanrıların bir parmağı olduğuna yemin edebilir fakat kanıtlayamazdı, hatta şu ana kadar olan her şeyin ucunda tanrıların bir parmağı olduğuna yemin edebilirdi.

Sonuçta olan olmuştu, Aaron ve ailesi avlanmayı kabul etmişti o sırada gökyüzünde bir bildirge daha ortaya çıktı:

”Artık güvenli bölgelerden silah, iksir, zırh ve belirli materyalleri satın alabilirsiniz. Öldürdüğünüz canavar başına ‘Altın, gümüş ve bronz’ kazanacaksınız. Bu 3 satın alma birimi ile birlikte marketten istediğiniz şeyi satın alabilirsiniz. Güvenli bölgeler haritada işaretlenmiştir.”

‘Bu şerefsizler, sırf beni ve ailemi korumak için tam da avlanmaya gidecekken böyle bir şeyi ortaya çıkarttılar, gösteriyi gerçekten izlemek istiyorlar sanırım.’

Aaron biliyordu yukarıdaki varlıklar bir o kadar sevecen fakat bir o kadar da şerefsizlerdi. Onların Aaron’a verdiği değer kadar sırf bu iyilikten dolayı Aaron da onlara o kadar değer vermeyi kafaya koymuştu.

Aaron kulenin önüne doğru yaklaşmaya başladı ve gerçekten çalışması umuduyla ”Market” diye bağırdı.

Aniden Aaron’un önüne bir pencere açıldı ve katagoriler sıralandı. Aaron aslında çok mutlu olsa bile birazcık da sinirlenmişti çünkü önceki hayatında eğer markete bağlanmak istiyorsan kulenin içine girmen gerekiyordu fakat orada da bitmiyordu, eğer ki kulenin içinden bir şey satın almak istiyorsan en az 30 level olmalıydın, yani bu oyun resmi bir para ve ve kazan durumuydu çünkü insanlar 30 level altın insanlara yüklü miktarlarla birlikte eşya satıyor ve bununla birlikte çok fazla kar elde ediyorlardı. Tabii bu söylediklerimiz X derece avcılar olaya müdahale etmeden öncesinde geçerli bir durumdu.

Aaron annesinin ve babasının statlarını da görmüş ve onlara göre silahlar almak istiyordu, puanı vardı, sonuçta öldürdüğü goblinlerin sayısı bir hayli fazlaydı ve ilk öldürme ödüllerinden neredeyse 1000 altından fazla kazanmıştı, herkese düşük seviye bir silah almak için yeter de artıyordu bile. Fakat Aaron’un bir kılıcı vardı, bu kılıç ona daha önceden de bahsedildiği üzere 18.yaş gününde hediye olarak verilmişti ve kılıç her ne kadar büyülü olmasa bile mağazadaki çoğu kılıçtan daha iyiydi çünkü kılıcın kendi derecesi A idi.

Aaron herkese birer kılıç aldıktan sonra bir de yaralanma ihtimallerine karşın birer can iksiri de aldı. Bunları aldıktan sonra ödemeyi tamamladı ve ardından kılıçlar Aaron’un önünde belirdi, bunu gören insanlar şoke oldular çünkü hiçlikten bir şey yaratılmasını ve birisinin önünde belirmesini kimse beklemiyordu, işte sistemin gücü bunu mümkün kılıyordu.

Aaron ailesinin yanına dönmüş ve gerekli olan her şeyi onlara vermişti, ardından ise ailesine birer birer parti isteği yollayıp kazanacakları deneyimleri eşit paylaşıma ayarladı. Artık yapmaları gereken tek şey bu güvenli bölgeyi bırakıp saldırıya geçmekti.

Aaron ve takibindeki ailesi ve üstüne üstlük arkasından gelen onlarca insan kule sınırında durdu ve Aaron ilk adımı attı.

”Güvenli bölge Dünya Kulesi’nden çıkış yapılmıştır.”

Not

Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.