Elementlerin Tanrısı Bölüm 02

[ A+ ] /[ A- ]

 

Her şey zifiri karanlıktı, Aaron sanki bir boşluğun içinde süzülüyormuş gibi hissediyordu, gözlerini açamıyor ve konuşamıyordu yapabildiği tek şey ise düşünmekti.

 

Kendi kahrını ve üzüntüsünü dile getirip bağırmak isteyen Aaron’un aklında düşünceler sıralanmaya başladı:

 

Günahlarım yüzünden böyle bir yere mi hapsedildim, eğer öyleyse inanamıyorum. Yaptığım her şey, işlediğim her günah hepsi insanlık içindi, insanlığın bana…hayır bize en çok ihtiyacı olduğu zamanda bile kaçıp saklanmadım ve savaştım fakat neden?’

 

Aaron bunları düşünürken beklenmeyen bir şey oldu ve Aaron’un önünden bir ses geldi:

 

”Neden konuşmuyorsun? Bağırıp çağırmıyor, öldüğün için üzülmektense halen daha insanlığı düşünüyorsun?” Aaron bu sorulara şaşırmış ve sonunda kendini zorlayaktan da olsa gözlerini açabilmişti.

 

Karşısında bir adam duruyordu, arkasında ise yüzlercesi. Aaron şaşırmış ve kalbinde hiçbir düşünceye yer vermeden konuşmaya başlamıştı:

 

”Sizler…Benim içimdeki hisler misiniz?” Karşısındaki adam ve arkasındaki diğer varlıklar bu soruya o kadar şaşırmışlardı ki bazıları gülmesini tutamamış ve gözlerinden yaş akmaya başlamıştı.

 

”Hayır, buradaki her şeyi açıklamak gerekirse bizler Tanrılarız.” dedi gülümseyen Tanrı

 

”Tanrı?” dedi Aaron sesli bir şekilde, ”Peki neden herkesin size ihtiyacı varken ortaya çıkmak yerine şimdi önüme çıkıyorsunuz?!!”

 

Aaron’un da fark ettiği üzere tanrılar bu soruya karşı suskundular, sanki bir cevapları yokmuş gibi kendi kendilerine kırılıyor, gülüyorlar ve üzülüyorlardı. En önde duran Tanrı tekrardan konuşmaya başladı.

 

”İnsanlığa zaten yeterince yardım ettik, sistemi yaratmamız gereğinden yeterliydi.” Bu sözler Aaron’u o kadar sinirlendirmişti ki o yorgun ve ölü hali ile ayağa kalkıp önündeki varlığa bir yumruk atmaya çalıştı, diğer tanrılar o kadar şaşırmışlardı ki yüzlerinden bir şeytanın suskun halini görebilir ve okuyabilirdiniz.

 

Elbette yumruk Tanrı ya da Tanrımsıvari o varlığın içinden geçti ve Aaron tekrardan yere düştü ve ölü ve bulanık gözlerinden gözyaşları süzülmeye başladı, Aaron ailesi öldüğünden beri ilk ve tek defa ağlıyordu.

 

”Neden öyle bir caniliği yaratma gereksinimi duydunuz? İnsanlar, onlar öldü hiçbirinin sizin için önemi yok muydu!?”

 

”Vardı, işte bu yüzden sistem yaratılmalıydı, bir şeyi yanlış anlamışsın, biz dünyanıza haksızlık veya kötülük yapmadık. Genç ve eğlence düşkünü kafan ile fark etmemiş olabilirsin fakat Dünya’nız ölüyordu ve onu siz insanlar öldürüyordunuz. Bizse sistemi yarattık ve sizlere güç verdik, tabii bazı fedakarlıklar yapılmalıydı, insanlar öldü.”

 

”Bu mudur? O zaman bıraksaydınız da hep beraber ölseydik, neden ailem ölmek zorundaydı? Anlayamıyorum” dedi Aaron durmak bilmeyen gözyaşları ile birlikte.

 

Tanrılar Aaron’un bu haline üzülmüşlerdi, Tanrıların Tanrılar diyarında izlemeyi en çok sevdiği insan kendisiydi. İbadet etmezdi fakat aynı zamanda insanlara kötü davranmaz ve kötü fanilikler yapmazdı, Aaron’un kendisi bile kendi günahlarıyla birlikte kendine iyi diyebilecek bir insandı. Ailesi öldüğünde bile sadece karamsar bir üzgünlük ve sinire sahip olup birazcık ağlayan bu çocuk karşılarında ciddi anlamda ağlıyordu.

 

”Şu anda neden buradasın biliyor musun Aaron?” Kafasını yanlara doğru salladı Aaron.

 

”Bugün buradasın çünkü sana bir şans daha vermek istiyoruz.” Bu sözleri duyduktan sonra Aaron kafasını kaldırdı ve Tanrılara baktı:

 

”Bir şans daha? Fakat neden?” dedi Aaron gözyaşlarını silerken.

 

”Bir Yüce Ejder öldürmek çok zordur, gerçek anlamda zordur. Çünkü onu öldürmek için bir Yarı Tanrı olmak ya da yüksek rütbeli bir şeytan olmalısın ve anlayabileceğin üzere başka dünyalarda bile öldürülemeyecek bir canlı olan Yüce Ejder’i öldüren kişisin, elbette sana ayrıcalık tanıyacağız.” Dedi tanrı.

 

Aaron suskundu, sistemin ona böyle bir ödül vereceğini düşünmemişti, yerinde oturuyor ve hiçbir cevap vermiyordu. Aaron tamamıyla suskundu.

 

Bu suskunluk 5 dakika kadar sürmüştü, Aaron konuşmuyor, düşünmüyor ve sadece aynı noktaya bakıyordu.

 

Sonunda Aaron cesaretini topladı ve konuşmaya başladı:

 

”Ben sizin için bir şey yapmalı mıyım, yoksa gerçekten bu sadece yeniden doğmamla mı kalacak?”

 

”Yeniden doğmak? Sana öyle bir şey söylemedik değil mi? Yeniden doğmayacaksın, zamanda geriye gideceksin, her şeyin başladığı o güne gideceksin neredeyse 35 yıl öncesine. Sana etrafındaki herkesi kurtarma şansı vereceğiz.”

 

Aaron şaşırmış bir şekilde kafasını yukarı aşağı salladı ve ”Kabul ediyorum.” dedi.

 

”İyi karar.Fakat bir şeyi söylememiz gerekiyor, bu sefer Yüce Ejder gibi bir felaketi başınıza salmayacağız. Senden istediğin gibi yaşamanı ve tüm Dünya’yı ayakların altına almanı istiyoruz. Birazcık kaba ve kötücül olacak fakat her zaman seni izledik ve her zaman da seni izleye devam edeceğiz. Bizi eğlendir olur mu?” dedi tanrı çok saf bir gülümseme ile.

 

”Anladım. Ben…çok teşekkür ederim, hepinize. Yumruk için özür dilerim bir anlık sinirle oldu affet lütfen.” Tanrılar bu sözlere tam bir saflıkla gülümsediler ve Aaron bunları söylerken etrafındaki alan onun çevresinde toplanmaya başladı ve Aaron’u sarmalamaya başladı, o sırada Tanrı son bir kez daha konuştu:

 

”Belirli bir seviyeye gelince bir özelliğin açılacak, gelecek o özelliği düzgün kullan ve kendine dikkat et Aaron.” dedi ve Aaron tamamıyla sarıp sarmalandı.

———–

———–

 

Aaron gözlerini bir yatak odasında açtı, tavana bakıyordu. İlk başta neler olduğunu hatırlamadı ve:

 

”Aaaah, başım! Bu ne bir kabus gibiydi, kafam çok acıyor.”

 

”Aaron hadi aşağı gel, kahvaltı vakti!” Aaron şaşırmıştı, kendi evinde yanlız yaşıyor olmalıydı fakat neden aşağı kattan bir kadın sesi geliyordu?

 

‘Bu da kim. Daha da önemlisi ben şu anda neredeyim?’ Aaron şok olmuştu, bir kabus gördüğünü düşündü ve gerçekliği kendi çapında hesaplayamadı, ne yazık ki aşağıdan gelen sesin annesi olduğunu anlayamamış ve yeterince şok olmamıştı.

 

Aaron yavaş adımlarla aşağı kata inmiş ve mutfağa girmişti, fakat onu bile şaşırtan bir şey olmuştu. Karşısındaki insan annesiydi, Aaron’un başına bir ağrı girdi ve bir anlığına dengesini kaybetti, yere düşen Aaron’un başına tanrılarla olan tüm konuşması girmişti ve her şeyi şimdi anlamıştı.

 

Hemen ayağa kalktı ve annesine tüm hızı ile koşup sarıldı ve aklında çok basit olan bir cümle oluştu: ‘Neden herkesi kurtarmalıyım ki, bir kere olsun kendimi düşünmek ve ailemi korumak…neden olmasın ki, bu hayatta başınıza bir şey gelmeyeceğine yemin ederim ailem.’

 

Bu Aaron’un ciddi anlamda kendine söz verdiği üçüncü seferdi, birincisi ailesini kaybettiğinde ve  onların intikamını alacağını söylediği yemin, ikincisi Yüce Ejderi öldürürken Tanrıları anarak verdiği söz ve üçüncüsü şu anda ailesini korumak için verdiği yemindi. Aaron kendini değiştirmeye kararlıydı ve sonunda annesine söylediği ilk cümle şu oldu:

 

”Seni özledim anne.”

Not

Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.