Seksen Altı Cilt 01 Yazar Notu

[ A+ ] /[ A- ]

YAZAR NOTU

 

Jartiyerler en iyisi değil mi?

Herkese merhaba, ben Asato Asato. Garip bir isim, biliyorum, ama korkmayın; bu sadece bir takma isim. Gerçek adımdan ve seksen sekizden esinlenildi.

Okumadan önce buraya göz atmış olanlar, eminim bu kitabı beğeneceksiniz.

Bu kitabı okumaya niyeti olmadan gizlice göz atanlarınız için, umarım elinize aldığınız anda itibaren her parçasından keyif alırsınız.

Ve kitabı bitirdikten sonra bunu okuyanlara… Çok teşekkür ederim. Nasıl buldunuz? İçinde her şeyden biraz olan bir hikâye. Savaşlar, Mekalar, bir erkek-kız hikayesi, bir distopya ve çok daha fazlası var. Eğer bunlardan herhangi biri kalbinize dokunduysa, yaşayan en mutlu insan ben olurum.

Bana gelince, bunu yazarken çok eğlendim. Sonuçta bu benim okumayı sevdiğim türden bir hikaye! Sevdiğim tüm şeylerle dolu! Bu her zaman yazmak istediğim türden bir hikaye! Bu da ödül kazanmış olmasını daha da garip kılıyor. Bunun nasıl olduğundan ben bile emin değilim.

Dürüst olmak gerekirse, yarışmaya gönderebilmek için son versiyondan özenle çıkarmam gereken epeyce şey vardı. Bunlardan birini, jartiyeri tasvir eden sahneyi, kitabın daha sonraki bir revizyonu sırasında ekledim. Jartiyer çok şirin, değil mi? Üstelik Seksi de. Seksi ve sevimli.

Umarım siz jartiyer-kemer severler Shirabii’nin Lena ve seksi kalçalarını süsleyen jartiyer kemerlerinin süper sevimli ve hoş illüstrasyonlarını beğenirsiniz.

Jartiyer kemerlerinin cazibesine henüz uyanmamış olanlarınız için, lütfen beni ürpertici saçmalıklarımla baş başa bırakın. İşte hikayeyle ilgili birkaç ek bilgi:

  • Hikaye, İkinci Dünya Savaşı’ndan, özellikle de Mihver güçlerinden belirli bir ülke ile Müttefiklere ait belirli bir ülkeden ve o zamanın tarihinin bazı karanlık yönlerinden unsurlar kullanıyor. Bugün bu ülkelerin hiçbirine karşı kötü niyet beslemediğimi açıklığa kavuşturmak isterim; sadece bu belirli temalarla ilgili çok fazla materyal olabilir.
  • Hikayede domuz kelimesi kin dolu aşağılayıcı bir terim olarak kullanılıyor. Ancak domuzlara karşı hiçbir kötü niyet beslemediğimi belirtmek isterim. Aksine, onları seviyorum! Çok lezzetliler. Domuz pirzolası da harikadır!
  • Lütfen Duyusal Rezonans teorisinin veya bu çalışmada yer alan diğer silahların özellikleri üzerinde çok derin düşünmeyin. Gerekirse daha sonra değiştirilebilirler. Özellikle kolektif bilinçdışı fikri, hikayenin iyiliği için kasıtlı olarak yanlış yorumladığım bir fikirdir.
  • Hikaye alternatif bir gerçeklikte geçiyor ama hala metrik sistem kullanılıyor. Bunu yaptım çünkü uydurma ölçü birimleri insana neler olup bittiğini gerçekten kavratamıyor. Eski Japon sistemini ya da emperyal birimleri kullanmamamın nedeni onları gerçekten bilmemem.
  • Bu hikaye alternatif bir gerçeklikte geçiyor ama İncil’e, Remarque’ın romanlarına ve benzerlerine göndermeler var. Bunun nedeni… Şey, bunu sizin hayal gücünüze bırakıyorum.

…Olay örgümdeki açıklara işaret etmeyi bırakıp şükran sözlerime geçelim o zaman.

Editörlerim Kiyose ve Tsucihiya’ya; Notlarınız ve iyi düşünülmüş geri bildirimleriniz bu hikayenin kalitesini büyük ölçüde artırdı. Sizinle çalışmaktan her zaman keyif aldım.

Shirabii’ye; İllüstrasyonlarınız her zaman muhteşem. Bir karaktere güçlü bir varlık ve gözlerinde ağırbaşlı bir bakış aşılama yeteneğiniz mükemmel. Tüm harika çalışmaların için çok teşekkür ederim. Üzerinde bir sürü havalı zırh parçası olan Shin taslağını aldığımda, hikayeme bu kadar harika bir şey sığdırmanın bir yolunu bulmak için beynimi yordum.

I-IV’e; Sana “zayıf, kötü tasarlanmış bir makine” gibi saçma bir şey tasarlamanı söylememe rağmen, bana sadece havalı, uğursuz görünümlü silahlar için değil, aynı zamanda Juggernaut’lar için de harika tasarımlar sağladın. Tasarımlarına koyduğun tüm küçük ayrıntıları görmek beni gerçekten heyecanlandırdı. Her şeyin ötesinde, Lejyon düşündüğümden daha tehlikeli ve yenilmez olmanın sınırında, Diğer uçta ise Fido çok sevimli.

(Çn: I-IV’nin bir insan olduğunu yeni öğrenen ben :d)

Cidden, onlardan bir tane alabilir miyim?

Ve son olarak, bu çalışmayı okuyan herkese. Çok ama çok teşekkür ederim. Bu cildin sonuna gelmiş olabiliriz, ancak hala yolunuza çıkacak pek çok hikaye var, bu yüzden lütfen onları dört gözle bekleyin.

Her halükarda, umarım kısa bir süreliğine de olsa sizi gösteriş ve kibirle dolu o kapalı cenneti, kan ve çelikle dolu o savaş alanının gökyüzünü, yıldızlarını, rüzgârlarını ve çiçeklerini deneyimletebilmişimdir.

Bu sonsözü yazarken dinlediğim müzik: Angela’dan “Sidonia”

 

 

Not

Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.