İşsizin Reenkarnasyonu Cilt 03 Bölüm 10

İlk Görev Tamamlandı

 

 

Çevirmen: NatsuJun

 

 

Kısım 1

Eh, artık sorguya başlamanın zamanı geldi.

İlk kimi sorguya çeksem, adam mı kadın mı?

Böcek gözlü kadın çok korkmuş görünüyor ve ümitsizce hıçkırarak çığlıklarını bastırmaya çalışıyor kaçabilmeyi dileyerek.Onun bu ürkmüş ifadesi cidden tahrik edici…ama şimdilik vakti değil.

Eğer ağzındaki bezi çıkarırsam bağırıp çağırmaya başlayacak ve ağzından çıkan her söz abuk subuk bir şeyler olacak.

Eğer illa onu sorgulayacaksak, öncelikle yatışmasını beklememiz daha iyi olur.

Kertenkele suratlı adamın yüz ifadesini anlamlandırmak çok güç, ifadesini değiştirdiğinde bile ne demeye getiriyor bilemiyorum.

Sadece biraz rengi atmışa benziyor gibi.

Etrafını ve bizim değişen ifadelerimizi kılı kırk yararcasına gözlemliyor.Eminim bu durumdan kurtulabilmek için vaziyeti iyice değerlendiriyordur.

Ruijerd, olayların nasıl adamı öldürmesiyle sonuçlandığıyla ilgili pişmanlığını dile getiriyor.Basit insanlarla konuşmak ne rahat.

Aslında hem adamın hem de kadının ağzındakileri çıkarıp sorgulasam daha iyi olur değil mi?

Birini diğer odaya götürürüm ve ayrı ayrı çapraz sorguya tabi tutarım ve elde ettiğim bilgileri sonrasında değerlendiririm.

Peki, öyle yapacağım.

‘Eris, gözünü kadından ayırma.’

‘Anlaşıldı.’

Eris kuvvetlice başını sallıyor.

Adamı koridora çıkardım, tabi Ruijerd’in de yardımını aldım sonuçta tek başıma taşıyamazdım.Koridorda sesin diğer tarafa ulaşmayacağı bir yere kadar getirdim onu ve dikkatlice bezi ağzından çıkardım, kimse bu süreçte ısırılmak istemez.

‘Sorularımı cevapla.’

‘Ko-konuşacağım, her şeyi anlatacağım, lütfen beni öldürme.’

‘Güzel, eğer ötersen gitmene izin veririm.’

‘A, aahhh–!’

Ona güvence vermek için gülümsedim ama daha da korktu.Soğukkanlı, sakin biri olduğunu düşünmüştüm ama galiba yanılmışım.

‘Evdeki hayvanlar buraya nereden geldi?’

‘Biz getirdik.’

‘Vayy, harikasınız! Pekiii….nereden aldınız?’

‘O, şeyyy…’

Gözleri çukurlarından fırlamak ister gibi oradan oraya gidiyorlardı, önce bana bakıyor sonra Ruijerd, yoksa hala yalan söylemeye mi meylediyor?

‘Yakınlardan bir yerden…’

Çok berbat bir yalancı.Tavırlarından zeki biri sanmıştım ama açıkça olmadığını gösterdi.

‘Anladım! Demek buralarda gökten hayvan yağıyor!… Bana bak godoş, çocuk gibi görünüyorum diye bana aptal muamalesi yapma!’

Biraz tehdit edeyim bakalım.

‘Yo öyle yapmadım.’

Hala yemiyor demek.Tabi bu vücudu kullanıp birini tehdit etmek biraz ahmakça.Sonuçta daha 10 yaşındayım.Her neyse, biraz daha tehdit edeyim.

[Bammm]

Parmağımdan bir şaklama sesi çıkıyor ve aynı anda ufak bir patlama gerçekleşiyor adamın gözleri önünde.

‘Ahh!’

Adamın burnunun ucu hafifçe yanıyor.

‘Ne yapıyorsun be!?’

Yakınmalarını duymazdan geliyorum.

‘Hey, cevaplarını iyice düşünsen iyi edersin, ölmek istemezsin değil mi?’

Adam baştan aşağı titriyor, belki de az önce gözleri önünde ölen adamı anımsadı.Birden Ruijerd ile aramda geçen Demon-God dilindeki diyalog aklıma geldi.Açıkça Ruijerd’in Supard ırkından olduğunu ve diğer bahisleri duymuşlardı.

Eh, sorun değil.Bildiklerine göre ben de bunu mümkün olduğunca bir koz olarak kullanırım.

‘Aslında sen de biliyorsun zaten değil mi? Şuradaki adam, saçı maviye boyanmış olmasına rağmen hakiki [Ölü Son].Bana gelince, yaşım görüntümle bir değil.’

‘Hakiki [Ölü Son] mu dedin…?’

‘Ben de sizlerden biriyim, çabucak bana doğruları anlat, sonra belki seni bırakırım.’

Diyalog bu yönde ilerliyor.

‘Ama…Yooo!’

Adam Ruijerd’e bir anlık bakıyor ve hemen gözlerini kaçırıyor, muhtemelen bir süredir dik dik bakıldığını fark etti.

‘Hadi anlat.Ne yapıyordunuz burada?’

‘Bi-biz hayvanları kaçırıyorduk…’

‘Hayvanları mı kaçırıyordunuz?’

‘Sonrasında evcil hayvanı arama talebi gelince arıyormuşuz gibi davranıyorduk.’

‘Anladııım.’

Doğrulayamasam da dediği doğru gibi.Şuana kadar gerçekleşenler anlattıklarına uyduğundan güvenilir.Gerçi bu aldığımız arama görevi küçük masum bir kıza ait olmasına rağmen aynı zamanda başka bir ‘Zengin madamın Christine-chan’ını arama’ adında bir görev daha vardı.

Her rütbede ödülün minimum ve maximum limiti olmasına rağmen, talepte bulunan kişinin ekstra ödeme yapması mümkün.

Eğer yeterince şanslıysan, sadece evcil hayvanları aramakla bile köşeyi dönebilirsin.

‘Peki hiç arama talebi almayan hayvanları n’apıyorsunuz?’

‘Bir süre sonra salıyoruz…’

‘Hee, evcil hayvan dükkanına satsanız daha karda olmaz mısınız?’

‘Hehe! Eğer öyle yapsak çoktan enselenmiştik.’

Adam beni alaya alır almaz Ruijerd mızrağının arka ucunu yere vurdu, adamın korkudan ödü koptu.

Tam da Ruijerd’den beklenildiği gibi, zamanlaman o kadar mükemmel ki tam kibirlenmeye yeltendiği anda gözdağı verip haddini bilmesini sağladı!

‘Detaylara cidden iyi dikkat etmişsiniz.’

‘Elbette.’

‘Ben olsam yakalanan hayvanları satardım.Yani parçalara ayırarak kasaba satardım.Böylelikle yakayı ele vermezsiniz değil mi?’

Sihirli yaratıkların etinin lezzetli kabul edildiği bu diyarda öyle çok marka gibi kabul edilmese de satılırdı yani.Ah, kertenkele adam bana ‘İnanamıyorum’ gibisinden bir ifade gösteriyor.

Niye böyle yapıyor ki?

Yüce Tosbağa Kralı’nın eti evcil hayvan versiyonundan farklı mı yani?!

‘Rudeus, bu herifleri kasaba mı satmayı planlıyorsun?’

Başımı çevirdiğimde Ruijerd tehlikeli bir noktaya değiniyor.Anlaşıldı, demek bu kertenkele adam da aynı şeyi düşündü.

‘Aslında bu iyi bir fikir olabilir…’

Biraz daha gözdağı vermeye karar verdim, kertenkele adamın suratı iyice kaskatı kesildi.

Ahh, bu suratı bilirim.

Ne kadar nostaljik.

Önceki hayatımda da bu ifadeyi çok net görmüştüm.

‘Rudeus…’

Ruijerd-san lütfen sırtıma böyle bakma.Bakışların o kadar kudretli ki sırtımı yakıp bir delik açacakmış gibi hissediyorum.Şaka şaka, tamam yapmam bir daha.

‘Eh, sadece kediyi arıyorduk adalet kahramanları falan değiliz, yani tüm bunları görmemiş gibi davranıp gidebiliriz.’

‘Gerçekten mi?’

‘Ama Ruijerd’in hakiki Supard ırkından olduğunu öğrendin, ne yapsak tüh?’

‘Kimseye demeyiz! Zaten şehirde [Ölü Son]’u gördük desek de kim inanır ki?’

‘Yo, inanırlar.Çünkü bilirsin kara haber tez ulaşır.’

Özellikle bizim için hiç de iyi olmayan kara haberler.Eğer böyle durumlardan sakınma mantığıyla ilerlersek olası kötü durumları engellemiş oluruz.

‘Bana kalsa, hepinizi öldürüp buraya gömmek en elverişli yöntem.’

‘Lütfen canımı bağışlayın…Ne isterseniz yaparım, n’olur bırakın gideyim…!’

Böylesine bir yalvarış geldiğine göre tehditlerime son verebilirim.Ama ne yapsam ki? Evcil hayvanların kaçırılması olayının ardında bunlar var ve muhakkak kötü kişiler.Buna rağmen sadece ufak çapta suç işleyen suçlular, bunlardan bir şey çıkmaz.Bırakırsak muhtemelen bizim açımızdan bir sorun olmayacaktır.

Ama Ruijerd’i birini öldürürken gördüler, böylelikle Ruijerd’in iyi manada popüler biri olabilmesinin önünde büyük bir engel teşkil ediyorlar.Gelecekte ayak bağı olmasınlar diye onları ortadan kaldırmak istemiyor da değilim.

Ama öldürmek kabul edilemez bir yöntem olur, üstelik Ruijerd’e bunu yapamayacağımızı söylemişken.

Peki onları şehir muhafızlarına teslim etmek nasıl olur? Ne olursa olsun basit bir hayvan hırsızı çetesi.Eğer polise teslim edersek yeterince sert cezaya çarptırılmayacaklar.Eğer ki öyle olursa, bu olaydan dolayı bize kin besleyebilirler.

Şuanki tutumları takdire şayan olsa da, tehlikenin ortadan kalktığı an her şeyin değişme ihtimali var.

Eğer mümkünse, zaman zaman uzaktan bir yerden onları izleyip tehdit etmek isterim, ama en azından güvende olduklarını bilirler.Yine de böyle bir şeye kalkışmanın bile riskleri var.Devamlı tehdit etmemiz sonucunda zamanla biriken bir kin güdebilirler bize karşı, ve öfkeyle kötü şeylerin meydana gelmesine sebep olabilir bu.

Sonuçta onların ortaklarını öldüren bizdik.

Şimdilik onlara gözdağı vermek için bir koz olabilir, ama er ya da geç yangını körükleyen bir kor olacak.

Eğer öldüremiyorsak ve polise teslim etmek de bir seçenek değilse, acaba kendi tarafımıza mı çeksek? Belki bizim yanımızda olmalarını sağlayıp onları hem bizim için para kazanmaları hem de rütbemizi artırmak için kullanabiliriz.Onlar sayesinde şehirle ilgili bilgi edinebilir, istihbarat toplar ve ufak tefek işleri de onlara yıkarız.

Hatta gerekirse hayvan kaçırma işini biz devralırız.

Ama eğer bunu yaparsam Ruijerd’in tavırları daha da kötüleşir.Onun gözünde bunlar kötü kişiler ve öldürülseler daha iyi.Büyük ihtimalle onlarla birlikte çalışmayacaktır.

Hmm–Yaptığım çözümlemeleri risk ve sonuç yönünden düzenlesem iyi olacak.

 

1) Öldür gitsin.

Risk: Ruijerd’in kafası karışacak + sorunla karşılaştığımızda karşımızdakileri gebertmek gibi kötü bir alışkanlık edineceğiz.

Sonuç: Gelecekle ilgili bir endişemiz olmayacak + paralarını zimmetimize geçirebileceğiz.

 

2)Muhafızlara teslim et.

Risk: Bize kin besleyebilirler.

Sonuç: Ünümüz artabilir.

 

3)Bırak gitsinler.

Risk: Bize kin besleyebilirler.

Sonuç: Kaydadeğer bir şey yok.

 

4)Onları kendi tarafına kat.

Risk: Yoldaşlarım bana kızgın olacak ve kötü işleri işleyen yönetici olarak görecekler.

Sonuç: Bu ikilinin yakın takibi + yardakçı olarak kullanıp çeşitli yönden hizmetlerini almak.

 

Bence 1 gelecek planlarımız için iyi olmaz.Ben bir adalet kahramanı olmasam da, birini öldürmek saygıya dair tüm her şeyin kaybolması demektir.Bana öyle geliyor ki, bunu yaparsam er ya da geç bunun cezasını çekeceğim.

2 ve 3’te riskler de sonuçlar da çok düşük.Onlar bizden nefret etse bile Ruijerd’in onları yakalaması çocuk oyuncağı, ama eninde sonunda onların öldürülmesi geliyor işte.Bu yok yere çabalarımızın iki kat artması gibi.

O halde sadece 4’ü mü seçebiliyorum? Ruijerd’in benim hakkımdaki düşünceleri iyice yerin dibini boylayabilir, ama paraya aşırı ihtiyacımız var.Doğru, para.Şuan paraya ihtiyacımız var.

Bu yardakçılarla para kazanabiliriz, hatta evcil hayvanları kaçırmaya zorlayabiliriz.Eğer partimize girerlerse F seviye görevlerin yükünü paylaştırabiliriz.Rütbelerimizi artırmak önemli, zaten C rütbesi ve üstüne çıkabildiğimizde işlerimiz iyice yoluna girer.

……Hm?

‘Az önce hayvanları geri götürdüğünüzü söylemiştin, siz maceracı mısınız?’

‘Evet.’

Demek maceracılar.

‘Rütbeniz ne?’

‘Rütbemiz D.’

Rütbeleri bizimkinden yüksekmiş.

‘Neden D rütbesindeki biri E seviye görev yapsın ki?’

‘Ahh, C rütbesine çıkabilirdik aslında, ama E seviyesindeki evcil hayvan arama görevleriyle gelirimiz sabitlemiştik.’

Eğer C rütbesine bile çıkarsalar E seviye görevleri alamazlar, yani bu yüzden D rütbesinde kalmaya devam ediyorlar.Bunlar gibi E seviye görevleri yapıp başka hiçbir şeyi umursamayan başkaları da var mı acaba?

Hareketleri bildiğin sahtekarlığın tanımı gibi.

Biz olsak, çabucak rütbemizi C’ye yükseltip B seviye görevleri almaya başlardık.

Ama ortalıkta dövüşte iyi olmayan maceracılar da vardı değil mi?

Hmm, belki C seviye görevler almalarını sağlayıp bitirmelerine yardım edip ödülleri eşit paylaşabiliriz.

Bir dakika, ama öyle olursa rütbemizi yükseltemeyiz.

‘Dur…’

Bir anda zihnimde şimşekler çakmaya başladı.

Ah, aklıma harika bir fikir geldi.

‘Hey…Bu işi şu herif olmadan da yapabilir misiniz?’

‘Hayır, artık bir daha böyle bir şey yapmayacağız, tamamen yasal şeyler—‘

‘Doğru konuş.’

‘Yapabiliriz! Bu herif sadece işleri denetleyip para koparmak için bizi tehdit ediyordu!’

Ciddi misin? Amma da şanslıyız he…Demek 3 paydan birine sahip olabilir.

Tabi bu Hitogami’nin planladığıydı.

‘Peki, hadi partileri birleştirelim.’

Sözümü bitirmemle Ruijerd’in gürlemesi bir oluyor.

‘Partileri birleştirmek mi!? Senin aklın başında mı!’

‘Ruijerd-san, iki dakika sakin olur musun?’

‘Neyy!?’

‘Kötü bir şey yapmayacağım.’

‘…’

Dönüp bakınca Ruijerd’in ifadesinin ne kadar kötü olduğunu görüyorum.Bunun iyi bir fikir olduğunu düşünmeme rağmen, acaba durdursam mı? Ama bu plan tek kelimeyle mükemmel, para kazanabileceğiz, rütbemizi yükseltebileceğiz ve Ruijerd’in şanı yayılacak.Tüm sorunlarımıza çare olan bir plan……tabi tahminen.

Kertenkele adama dönüyorum.

‘Az evvel ne istersem yapacağını dedin değil mi?’

‘Canımı bağışlarsan, ben, tüm paramı veririm.’

‘Paran sende kalsın, onun yerine rütbeni artır.’

‘Heh?’

Anlatmaya başlıyorum.

‘Dinle, bizler savaşçılarız.Hayvanları bulmakta fena olmasak da bizim için en iyi iş sihirli yaratıklarla savaşabileceğimiz görevler olur.’

‘Anladım…Peki bu görevi niye yapmak istedin?’

‘Çünkü bazı olaylar sonucu maceracı olduk.’

‘A, ah….’

‘Ya şimdi bunları bir kenara bırak.’

Konu sapmaya başladı, asıl mevzuya geri dönsem iyi olacak.

‘Dövüşmek için olan görevleri kabul ederdik ama bizim rütbemiz henüz çok düşük o yüzden alamıyoruz.Öte yandan siz dövüş görevlerini alabilirsiniz ama istemiyorsunuz.Şuana kadar neden bahsettiğimi anlayabildin mi?’

‘Evet.’

‘Yani görevleri değişeceğiz.’

Kertenkele adam bu sözleri duyması üzerine başını eğiyor.

‘Ne demek istiyorsun?’

‘Siz C veya B seviye görevleri alacaksınız ve biz de kayıp hayvan görevleriyle rütbemizi yükselteceğiz.Sizin aldığınız görevleri biz, bizim aldığımız görevleri siz yapacaksınız.’

‘Dur bir dakika.Eğer diğer parti bizim aldığımız görevi hakkında rapor verirse…’

‘Aptal! Rapor vereceğimiz zaman kendi görevlerimizle vereceğiz!’

‘Ah.’

Bay B’nin jeton sonunda düşüyor.

Biz: E seviye görev alıp B seviyeyi yapacağız.Sonrasında E seviyeyi rapor edip mükafatımızı alacağız.

Onlar: B seviye görev alıp E seviyeyi yapacaklar.Sonrasında B seviyeyi rapor edip mükafatlarını alacaklar.

Böylece aldıklarımızı sonunda değişeceğiz.Bu kuralları ihlal ediyormuşuz gibi olabilir, ama sanki üst rütbelerin alt rütbedekilerin görevlerini yapmalarına yardım ettiğini duymuştum.Bizse bunun üzerinde biraz oynama yapmış olduk, yani yasadışı bir şey yapıyoruz.

‘Biz para ve rütbe istiyoruz, sizse sabit bir gelir ve yaşam istiyorsunuz.Bu bildiğin kazan-kazan durumu.Ne dersin, istersen B seviye görevden kazandığımızın bir kısmını size veririz.’

‘B seviye kazancının bir kısmı…’

Kertenkele adam yutkunuyor.B seviye görevin getirisi bayağı yüksek.Ödüllendirme ve ceza yöntemi.Eğer sadece ceza yönünden ilerlersek ihanete uğrarız, o yüzden biraz ödül vermek gerekli.Kendi istekleriyle bize katılmalılar.

‘Ama bir şartım var.’

‘Şart mı?’

‘Evet, [Ölü Son]’un namını yayacaksınız.’

‘Yaymak…ama herkes zaten o ismi biliyor değil mi?’

Elbette.

‘[Ölü Son]’un namını iyi olarak yayın.Yalan söylemek zorunda kalsanız bile yaptığı iyi şeyleri anlatın durun.’

‘Neden bunu yapmamızı istiyorsun ki…..?’

Neden mi, hmmm.Ruijerd’in geçmişini anlatsam inanacak mı ki? Yo, asla inanmaz.Bu herif az önce parti üyesinin Ruijerd tarafından katledilmesini izledi.Araları iyi olmasa bile, Supard ırkının ne kadar dehşet veren bir ırk olduğu kalbinin derinliklerine çoktan kök salmış olmalı.

‘Bazı şeyleri bilmemek daha iyidir, demek istediğimi anlıyorsun değil mi?’

‘A-anladım.’

Rastgele bir bahane ürettim, anladıysa iyi.

‘Sadece ismini yaymamız yeter mi?’

‘Evet, ama hakkımızda kötü şeyler demek yok tamam mı? Yanımızda hiçbir şeyin peşini bırakmayan biri var ona göre.’

Adam Ruijerd’e bakıp başını sallıyor.

‘O halde elinizden geldiğince rütbemizi artırmada yardım edin, iyi bir ortaklık olsun.’

‘A, ahh.’

‘Yarın sabah Maceracılar Loncası’nda buluşuruz, kaybolayım falan demeyin anlaştık mı?’

Sırtına bir iki şaplak attım.

 

Kısım 2 

Herhalükarda, ekstra bilgi edinmek için kadını da sorgudan geçirdim.
Evcil hayvanları bulmada uzmanlar.Galiba en başından beri bu işe yönelmişler.Bazen yolunu kaybetmiş hayvanları koruyorlarmış.
Sonrasında bunları yakalamanın kendilerini bir ton çabadan kurtaracağını düşünmüşler.Rütbeleri artınca hayvanları kaçırma yönünde ilerlemişler.
Başlarda dikkatlice yapıyorlarmış, ama Bay A bir gün bunların evcil hayvanları yakaladıklarını fark etmiş.Bay A zoraki olarak partilerine katılmış ve kendisini korumaları ilan etmiş.Lider konumuna geçip operasyonların çapını büyütmüş.Kendisini koruma göstererek kadınlarla gönül eğlendirmek için bir hayli büyük bir meblağ alıyormuş görevlerden gelen parayı bölüşürken.
En azından adamın ölmesi kadının umrunda değil gibi.Şansımız cidden yaver gidiyor.
Eklemek gerekirse, kertenkele adamın adı Jalil ve kadının adı Veskel.
Kısa bir süre konuştuktan sonra kelepçelerini çıkardım.
Kediyi evden dışarı çıkarırken Ruijerd bana dik dik bakmaya başladı.
‘Hey, ne yapmaya çalışıyorsun!’
‘Hmm, neyi kast ediyorsun?’
Ruijerd gömleğimin yakasından tutup ayaklarım havada sallanır şekilde beni kaldırıyor.
‘Bilmiyor numarası yapma! Bunlar kötü insanlar! Ve sen onlarla ortak mı oluyorsun!?’
Ruijerd gerçekten çok sinirlenmiş.Yaptığı korkunç surat ifadesi az evvel birini öldürdüğünü hatırlamama sebep oluyor.
‘Evet onlar kötü, ama sadece biraz.Öyle affedilmez sayılacak bir şey yapmadılar.’
‘Kötü bir şey yapmanın bir ayrımı yoktur, kötü insanlar herhalükarda kötüdür!’
İşlerin buraya varacağını zaten biliyordum, ama neden bacaklarım ve sesim bu kadar titriyor, gözlerimin yanında damlacıklar toplanıyor?
‘Sadece bu planın bir taşla iki kuş vurduğunu söylemek isterim…’
‘…Ben de bundan bahsediyorum işte, amacın ne!’
Ruijerd bunu kabullenemiyormuş gibi.
Sıkıntı.O kadar korkuyorum ki düşüncelerim mühürlenmiş bir halde.Zihnim bulanık ve birbirine çarpmakta olan dişlerim tarafından bloke edilmiş.
‘Kötü insanlar sözünde durmaz!’
Ruijerd kükreyerek bana bakıyor.
İhanet.
Bu olasılığı çoktan hesaba kattım.Ama bu olay onlar için de iyi oldu, ayırca o kadar tehdit ettik, yani geçici bir süre de olsa her şey yolunda olmalı.
‘Cidden böyleleriyle parti kurarken ne düşünüyordun!’
Bunu duyunca biraz ikilemde kaldım.
Gerçekten de onlarla beraber hareket etmemiz falan gerekmiyor.Sadece görevleri yerine getirmek için daha fazla zaman harcarız ve para için de bir başımıza sihirli yaratıkları avlayabilirdik en basitinden, azar azar görevleri alır yavaş yavaş rütbeleri tırmanırdık.Bu da iş görürdü.
Onları kullanmasak bile kendi çapımızda bir şeyler başarabiliriz, sadece yolu biraz uzatmış olurduk.
Hemen vaz mı geçsek? Hemen işlerini bitirip kan gölünde yüzsek mi?
Tereddüt ediyorum.
Doğru mu yapıyorum yanlış mı?
‘Ruijerd!’
Gürültülü bir ses tereddüdüme son veriyor.
Bu kulak zarımı patlatan ses ve Ruijerd’in titreyen vücudu.
‘Çek ellerini Rudeus’un üzerinden!’
Eris Ruijerd’in kıçına tekmeyi basıyor, sonra tekmelemeye devam ediyor.
‘Derdin ne senin!’
Eris’in sesi kulaklarımı perişan ediyor ve etrafımızdaki insanlar bir şey mi oldu diye bize bakıp duruyor.
‘Kötü adamlarla çalışmayı hiç sevmem.’
‘Yani hoşuna gitmiyor diye mi homurdanıp duruyorsun!? Bunu senin ve benim için yapıyor!’
Ruijerd’in gözleri iyice açılıyor, pat diye kıçının üstüne düşüyor.Eris tekmelemeyi bırakıyor ama sesi aynı cırtlaklıkla çıkmaya devam ediyor.
‘Bir kere yaptıkları sadece hayvanları yakalamak!’
‘Yo, o herif bir çocuğu tekmeledi.’
‘N’olmuş yani tekmelediyse, ben de tekmeledim!’
‘…Ama, kötü biri her zaman kötüdür.’
‘Sen de geçmişte kötü bir şey yapmadın mı?’
Eris-san.
Bana yardım ettiğin için minnettarım, ama yarasına iyice tuz basmak hiç iyi değil, biliyorsun değil mi?
‘Rudeus harika biri! Eğer işleri ona bırakırsan, her şey tastamam oluyor! O yüzden sus da denileni yap!’
‘…’
‘Biraz mutsuz oldun diye de şikayet etmeyi kes!’
‘Öyle demek istemedim.’
‘Eğer her şeye sızlanacaksan geri dön! Rudeus ve ben kendi başımızın çaresine bakabiliriz.’
Ruijerd Eris’in hummalı sözleri karşısında resmen afallıyor.
‘….Anladım.Özür dilerim.’
Sonunda Ruijerd benden özür diliyor.Daha çok Eris’in tavrından ötürü zoraki olarak yapıyor, anlayıp kabullendiğinden değil.
‘Yo, yo, yapma…’
Her şeyin böyle sona ermesine rağmen, sanki işin zorluğu artmış gibi geliyor ve bu içinde bulunduğumuz durum daha fazla tereddüt etmeme sebep oluyor.
Onlarla işbirliği yapmak için çok aceleci davranmış olabilirim, ama mademki işler böyle bir hal aldı, artık sonucu değiştiremem.Bu sebepten mideme kramp girmiş gibi hissediyorum ama elimden tek gelen yola devam etmek.
Tek yapabildiğim bu planın başından beri iyi bir plan olduğuna inanmak.
Kendime güvenmememe rağmen.

Kısım 3

Kediyi evine götürdüğümüzde talebin sahibi mutluluktan mest oldu.Kediyi görür görmez yerinden fırlayıp gözyaşları içinde onu kucakladı.Görünüşe göre baya seviliyor.
Kedi de bayağı uslu.
Siyah bir panter olmasına rağmen.
‘Teşekkür ederim! Ah doğru! Buyrun, alın bunu!’
Metal mi değil mi emin olmadığım bir kart, Ruijerd’in eline uzatıldı.

===========

D040023

Tamamlandı

===========


Üzerinde yazanlardı.
‘Nedir bu?’
‘Maceracıların bunu bilmesi gerekmiyor mu!?’
Küçük kızın suratı şaşkınlık içerisinde.
Öğretmek istersen hayır demem hani.
‘Mümkünse anlat bize.’
‘Şey, bunu Maceracılar Loncası’na götürürsen paraya çevirebilirsin.’
Ah demek öyle.D040023 talep kodu, bu numarayı oluşturmak için nasıl bir kural kullanıyorlar bilmesem de anladım.
Yani, ‘Parmağını <Tamamlandı> kelimesinin üzerine getirip söylemek, talebin statüsünü <Tamamlandı> olarak değiştiriyor.’
Bu acaba hırsızlığı engellemek için bir önlem mi?
Ama yo, öyle bir şey yapsam tamamlanmış olmaz mıydı? Bu kartı çalıp paraya çevirmek…Yo, eminim çabucak ortaya çıkardı.Bir tür önleme yöntemleri vardır illaki.
‘Ama bu kartta en başından beri tamamlandı yazmıyor mu?’
Kartı sadece görev yapıldığında çıkarttırmak daha normal olmaz mıydı?
‘Evvet! Ruijerd’in bulabileceğine inanıyordum, o yüzden gidip çıkarttırdım hemen!’
Aman aman, bu çocuk amma tatlı.Küçük bir kızın birilerine güvenmesi gerçekten çok güzel olabiliyor!
Ruijerd kızın başını okşuyor.
‘Öyle mi…Güvendiğin için teşekkürler.’
‘Evet! Ben de Habis Şeytan-san’ın iyi biri olabileceğine inanıyorum!’
Habis Şeytan sözünü duyunca Ruijerd’in yüzü kaskatı kesiliyor.Hislerini anlayabiliyorum ama bu sadece diğer insanların görüşü.
‘Pekala Ojou-san, lütfen [Ölü Son]’dan Ruijerd’i unutmayın.’
‘Elbette! Bir daha hayvanımı kaybedersem, yine yardımıma gelin!’
Küçük kızın sözleri birden bağrımı yaktı.

 

Kısım 4

Maceracılar Loncası’na döndüğümüzde gökyüzü çoktan karamıştı.

Bayağı bir zaman harcadık ve eğer aynı şey olmaya devam ederse meteliğe kurşun sıkıyor olacağız.

‘Vayy, döndüler.’

‘Hey, hey, kayıp ev hayvanını buldunuz mu!?’

Loncaya girmemizle at kafalı adamın ortalığı ayağa kaldırması bir oluyor.Tıpkı bir minotaur gibi ama at kafalı işte.Tipi diğerlerinden bayağı farklı olduğundan aklımda kalmış.Konu açılmışken, bu herif vaktini sabahtan akşama kadar loncada mı geçiriyor?

‘Ah? Sen şu sabahki kafası attan olansın…Bugün çalışman gerekmiyor mu?’

Bununla uğraşması zor.Geçmişte bana zorbalık edenlere çok benziyor.Nasıl desem, eğer buna zorbalık etmek istesem herkes karşı çıkar gibi.

‘Derdin ne senin? Birden hürmetkar kesildin, biraz garip geldi sanki…’

Ups, kahretsin, rol yapmayı unuttum.Hemen onu avcumun içine almam lazım.

‘Senpai sen değil miydin saygılı olmam gerek diye?’

‘Oh, öyle değil mi?’

At kafalı adam birden utandı.

Amma basit biri.

‘Sayende görevi tamamladık.’

‘Neyy?’

Tamamlandı kartını gözleri önünde salladım, o da içtenlikle hayranlığını gösterdi.

‘Harika.Koca şehirde kayıp bir hayvanı bulmak kolay değil yani.’

Değil mi.Hayvanların kaybolmasının sebebi de bu şehrin insanıyken bir de.

‘Eh, [Ölü Son]’dan Ruijerd için çantada keklikti.’

‘Ciddi misin…Sahtesi bile ayrı bir şey desene.’

‘Sana te ne zamandır o hakiki olanı diyorum!’

O kadar rolden sonra tezgaha gidip tamamlandı kartını ve maceracı kimliklerimizi uzattım.Bir süre sonra maceracı kimliklerimizle birlikte bizim eski 100 yene benzeyen bir sikkeyi bize uzattı.

Hm, bu gerçekten ucuz bir şey gibi.

‘Hey–Hayvanı nasıl buldunuz? Deyin de belki ben de öyle yaparım.’

‘Sadece birkaç avlanma tekniği kullandım.’

‘Avlanma mı? Hangi kabiledensin?’

‘…Supard ırkı.’

‘Ney, hadi ama, kolyene bakarak bile gerçeği anlayabilirim.’

At kafalı adamın gözleri Ruijerd’in göğsündeki Roxy’nin kolyesine odaklanmıştı.

‘Ben Nokopara, Rütbem C.’

‘Ben Ruijerd, Rütbem F.’

‘Rütbenin F olduğunu biliyorum.Eh, bilmediğiniz bir şey varsa çekinmeyin sorun, Senpai’niz olarak size her şeyi öğreteceğim, gahahahaha!’

Ruijerd mutlu bir ifadeyle at kafalı adamla(Nokopara) konuşuyor.Korkulan Ruijerd’in başkalarıyla konuşabilmesi iyi bir şey.Ama biraz endişeliyim, eğerki birileri söylememesi gereken bir şey söylerse, acaba Ruijerd ona saldırır mı? Umarım bu çocuklarla alakalı bir şey olmaz.

Ayrıca yanımda oturan Eris için de endişeliyim.Kaçamak birkaç bakış atıyorum ona, bazen birileri gelip onunla konuşmaya çalışıyor ama hiçbir şey anlayamadığından hepsini görmezden geliyor.

‘Hey, kılıcın bayağı iyiymiş, nereden aldın?’

‘….’

‘Hey, konuşsana be!’

Dişi bir savaşçının görmezden gelinmesiyle biraz sinirlendiğini görüyorum.

‘Ne var?’

Hemen aralarına girip kavgayı durdurmaya çalışıyorum, ama dişi savaşçı bir ‘Tch, yok bir şey’ tavrı atarak gidiyor.Ardından Nokopara gelip konuşmaya koyuluyor.

‘Parayı aldın mı?’

‘Evet, bir tane küçük demir sikke.İlk işimiz.’

‘Haha, amma da ucuzmuş.’

‘Küçük bir kızın parasının olmaması normal bir şey, öyle dememelisin.’

‘Ucuz yani az.’

‘Para olarak öyle.’

Küçük kızın kedisini aramak için domuz kumbarasını kırması kafamda canlandı.Bu küçük demir sikkenin hiç de ucuz olmadığının farkındayım.

‘Sen bunun değerini anlayamazsın.Git buradan, kış kış.’

‘Ney, amma soğuksun.Eh, hadi hayırlı işler!’

Nokopara kollarını sallayıp loncada dolanmaya başlıyor.Bu herifin cidden burada işi ne…

 

Her neyse, ilk işimizi böylece tamamladık.

Not

Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.