Paul’un Anısına 6.Bölüm

Silahşör ve Serseri’nin Alışveriş Macerası.

 

 

Çevirmen: RaccoonYobo

 

 

Paul’un Cenazesi.

Cenazeden sonra herkes Paul’un anısına bir şey getirdi.

Geese birkaç tane madalyon getirmişti.

“-Agam eskiden madalyon toplardı.” dedi.

Geese’in anlattığı hikaye Zenith’in “Kara Kurt’un Dişi” ne katıldıktan sonra yaşanmıştı.

Şifacı Zenith katıldıktan sonra Kara Kurt’un Dişi’nin işleri tıkırında ilerliyordu.

Birkaç labirent fethinden sonra yüklü miktarda para kaldırmışlardı.

O parayla Paul hemen madalyon avına çıkmıştı.

Peşinde olduğu madalyonlar eski bir krallığın şövalyelerine aitmiş. O krallık Laplace savaşı başlamadan çok önce yok olmuş.

Geese bir türlü neden o madalyonların bu kadar para ettiğini anlayamamıştı.

Lakin Geese’in uzmanlığı yüzünden Paul, onu sürekli farklı farklı pazarlara sürüklüyordu.

“-Yüz!”

“-Uh, yüz yirmi!”

“-Yüz yirmi mi… Yüz yirmi görüyorum. Satıyorum!”

O gün Paul ile Geese bir açık artırma evine gitmişleri.

Paul’un elindeki para kesesinin içinde elli kadar Millis gümüş akçesi bulunuyordu. Bir maceracı için çok büyük paraydı bu.

“-Hey Paul. Senin sıran geldi.”

“-Ah? Oh… Endişelenmeye başlıyorum…”

Açık artırmadaki şey Paul’un peşinde olduğu son madalyonun ta kendisiydi.

İkili bunu duyunca hemen normal şartlarda ayak bile basmayacakları açık artırma evinin yolunu tuttular.

Paul ilk defa bir açık artırmaya giriyordu. Çok göze battığını düşündüğü için sırtından boncuk boncuk ter akıyordu.

“-Bir sonraki açık artırmamız Ankar Krallığının Şövalye Kumandanının madalyonu. On gümüş akçeden açıyorum!”

“-Vay anasını.”

Paul’un peşinde olduğu madalyon sahneye çıktı.

“-On!”

Diye bağırdı Paul işaretini kaldırarak.

Ankar Krallığı Şövalyelerinin madalyonları normal bir madalyon koleksiyoncusunun ilgisini çekmez. Sadece fanatik bir madalyon koleksiyoncusu böyle bir şeyin peşinden giderdi.

Paul eğer şansı yaver giderse kazanmak için sadece yirmi gümüş akçe harcaması gerekeceğini düşünmüştü.

“-Yirmi beş!”

Anında başka birisi ondan daha büyük teklif yaptı.

“-Otuz!”

“-Otuz beş!”

Paul’un sesi diğer müzakereciyle çakıştı.

“-Kır…kırk…”

“-Kırk beş!”

Paul tereddüte düşmüştü. Diğer müzakereci sesindeki zayıflığı hissedince hiç duraksamadan ondan büyük bir teklif verdi.

“-Iğh…”

Paul sesini çıkaramadı.

Paul’un bütün bütçesi sadece elli gümüş akçe kadardı. Ve bu sahip olduğu tüm paraydı.

Açık artırmadan önce araştırmasını yapmıştı. Yaptığı araştırmaya göre madalyonun kırk akçeden fazla tutmaması gerekiyordu. Ama garanti olsun diye yanına elli akçe almıştı. Eğer hepsini burada harcarsa bir dahaki ödemeye kadar kemerini sıkması gerekecekti.

“-Kırk beş! Kırk beş! Kırk beş duyuyorum!”

Açık artırmacı bağırırken Paul’un yüzü ekşidi.

Madalyonu mu seçmeliyim, yoksa…

“-Hay allahım…”

Bir saat sonra Paul yılmış bir şekilde yolda yürüyordu.

Açık artırmayı kazanamamıştı.

Daha doğrusu, açık artırmayı kazanmaya çalışmıştı.

En yüksek sesiyle “Elli!” diye bağırmıştı.

Ancak diğer müzakereci “Elli beş!” diye bağırınca, sustu.

“-İsteseydin borç verirdim sana.”

Geese ona birkaç akçe borç vermeye bile çalışmıştı.

Paul bir saniyeliğine tereddüte düşmüştü. Ama hayır diye cevap verip müzakereden çekilmeye karar verdi.

“-Bahse girerim on akçe bile artırsam yeterli olmazdı.”

“-En azından deneseydin.”

“-Hayır, eminim yeterli olmazdı. O adam öyle rahat vazgeçecek birisi değildi. Silahşör iç sesim bana öyle söyledi.”

Paul böyle dese de içinde ufak bir pişmanlık kırıntısı yok değildi..

“-Bu arada, neden madalyon toplamaya başladın ki?”

Diye sordu Geese, Paul’a. Geese bir adamın bir işe başlamak için bir nedene ihtiyacı olmadığının farkındaydı. O yüzden Paul’a hiç sormamıştı. Ama şu anda aklını kurcalıyordu bu soru.

“-Ah… şey… aslında…”

Paul yüzünü çevirdi. Sonra utanarak yavaşça neden madalyon topladığını itiraf etti.

“-Z…Zenith için. Bir keresinde pazarda bu madalyonu görüp “Aa çok havalıymış” demişti. O zamandan beri madalyon topluyorum işte.”

Meğer madalyonları Zenith’e vermek için topluyormuş.

Amacının bu olduğunu duyunca Geese sessiz bir şekilde iç çekti.

“-Günün sonunda Paul ona verdiğim tavsiyeyi dinleyip güzel bir zincir aldı. Sonra madalyonlardan birisini alıp zincire bağladı ve hoş bir kolyeye dönüştürdü. Ve böylelikle Zenith ile ilişkisini ilerletebildi… Bu kadar.”

Duyduğuma göre kolye Işınlanma Felaketi sırasında kaybolmuş. Ama madalyonun benzerlerini antika dükkanlarında bulabilirmişsin.

(Fırsat olduğunda ben de madalyon avına çıksam iyi olur. Kulağa eğlenceli geliyor…”

Paul’un o açık artırma evinde tamamlayamadığı koleksiyonu ben tamamlayacağım.

Bu kötü bir fikir olmayabilir, diye düşündü Geese, hikayesini bitirirken.

 

Not

Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.