Paul’un Anısına 4.Bölüm

Silahşor ve Cüce’nin İçki Müsabakası

 

Çevirmen: RaccoonYobo

 

 

Paul’un Cenazesi.

Cenazeden sonra herkes Paul’un anısında bir şey getirdi.

Talhand bir şişe içki getirmiştii.

“-Paul gençliğinde çok vurdum duymaz birisiydi.” dedi.

Talhand’ın anlatacağı hikaye Paul’un partisine katılalı çok geçmeden yaşanan bir olaydı.

 

“-Her cücenin sağlam içici olduğunu söylerler, doğru mudur?”

Diye sordu Paul tamamladıkları bir görevden sonra yaptıkları kutlama sırasında.

Talhand, Paul’un sadece meraklı olduğunu düşünmüştü.

“-Nasıl yani?”

“-Cüceler sağlam içicidirler… Herkes sanki genel bilgiymiş gibi söylüyor bunu. Sadece neden Talhand’ı hiç sarhoş halde görmedim onu merak ediyorum.”

Talhand’ın içmemesinin nedeni içkiye harcayacak parası olmamasından kaynaklanıyordu.

Herkes asanın bir büyücünün ihtiyacı olan tek şey olduğunu düşünür. Fakat aslında büyücülük dipsiz bir para hortumu gibidir.

Bir büyücünün her zaman iyi olmadıkları büyü dallarında büyü parşömenleri hazırlaması ve yedekte büyü taşı bulundurması gerekir. Ama Talhand’ın, o gereksinimlerin yanında, yakın dövüş için balta ve zırh alması da gerekiyordu. Sonuç olarak da parasının çoğu oraya gidiyordu.

“-Hm, param yetmiyor sadece.”

“-Emin misin? Sağlam içici değil misin yoksa?”

Paul’un şakası aslında bir bakıma doğruydu.

Nasıl insanlar su olmadan hayatta kalamıyorlarsa cüceler de alkol olmadan yaşayamazdı.

Ancak diğer cücelere kıyasla Talhand, gerçekten de içki içmekle pek ilgilenmiyordu.

Ama eğer önüne su ve içki koyacak olsanız o içkiyi tercih ederdi.  Ama içki olmadığında diğer cüceler gibi yoksunluk sendromuna girecek kadar sevmezdi.

Eğer param yoksa içmem, o kadar basit. İçkinin hayatındaki önemi bu kadardı işte.

“-Bu bir meydan okuma mı yoksa?”

Ama Talhand’ın cevabı sert oldu. Aklına estiği için öyle cevap vermiş olmalıydı.

“-Huh?”

“-Ceplerim tamamladığımız o iş sağ olsun, akçeyle kaynıyor. Senin gibi serserilere içip içemediğimi öğretmek farz oldu. Garson! Biraları yolla!

Talhand, bar sahibine çağırıp iki bira sipariş etti.

Dank diye iki koca bardak bira masaya indi.

“-İçme yarışması mı? Kulağa ilginç geliyor.”

Paul hevesle dudaklarını yaladı.

Paul asla bir yarışmadan kaçmazdı. Sonunda kaybedeceğini bilse bile.

“-Ah amanın, içme yarışması mı? Ben de katılayım mı?”

“-Eğer bir cüceye karşı yarışıyorsan kafayı yemişsin demektir. Gel de yardım edeyim size.”

Elinalise ile Geese yarışma kokusu alır almaz masadaki sandalyelerden birine oturdular.

“-Topunuz gelin, kaç kişi olduğunuzun bir önemi yok.”

Üçlüye karşı tek başına Talhand ilk bardağını tek yudumda bitirdi.

Sizin gibi yeni yetmeleri tek oturuşta yere nasıl sereceğim göreceksiniz. Diye düşündü.

 

Bir saat sonra.

 

“-sENi şapşik. Evet, sEnden bahsediyorum, Talhand. Büyücüsün olum sen be; cüppe giymen gerekiyor. Bok mu var zırh GiYiyon?? SoRUnun ne senin be?”

“-Cüce arkadaşımız cahil bir cüce olmalı. Zırh Esnafından kazık yediği çok bariz.”

“-Esnaf ‘Hm, bu çelik cüppe tam senin gibi bir büyücüye göre!’ mi dedi yoksa sana? Hahahaha!”

Paul, Elinalise ve Geese zil zurna sarhoş olmuşlardı.

Üçlü, cüce ırkından değildiler. Cücelerdeki alkol direnci onlarda yoktu. On bardak sonra kafalarını kaldıramaz olmuştular.

Talhand ise sandalyesinde sakin bir yüz ifadesiyle oturarak sessizce içkisini yudumlayıp karşısındaki üçlüyü izliyordu…

“-Ahahah, doğru doğru çok doğru. O dolandırıcı esnafta amma körmüş he. Ona cüppe istediğimi söylemiştim. Ama cüppe yerine gitti bana çelik zırh verdi! Bir de üstüne balta da ister misin diye sordu!”

Ya da hayır. Onun da yüzü diğerleri gibi domates gibi kızarmıştı. Fıçının üzerine oturmuş, içiyor ve kahkaha atıyordu.

En az onlar kadar sarhoş olmuştu.

“-Balta ulan balta! Esnaf efendi beni dış görünüşüme göre yargıladı!”

“-Satın aldığımda çok sinirlenmiştim. Ama kullanınca bana o kadar yakıştı ki şaşırdım. İşte o zamandan beri hep zırh giyer oldum.”

“-Hahaha, neticede esnaf doğru adama doğru malı satmış!”

O gün Talhand çok güldü ve çok içti.

Ortamı tatlandırmak için pembe bir yalan bile uydurdu. Sonra herkes hep birlikte içmeye devam etti, taa ki yere mıhlanana kadar.

İçme yarışmasına başlar başlamaz yarışma yaptıklarını unutmuşlardı sanki.

Hayatında ilk kez bira ona bu kadar tatlı gelmişti.

 

“-O zaman, neden ucuz biranın bana tatlı geldiğini ve içimi ısıttığını anlayamamıştım.”

Talhand geçmişi yad ederken yanında getirdiği şişeyi havaya kaldırdı ve tek bir dikleyişte bitirdi.

Talhand “-Şimdi düşünüyorumda cevap çok basitmiş. Önemli olan ne tür bir bira içtiğin değil, kiminle içtiğinmiş.” dedi ve yüzü kıpkırmızı bir şekilde sırıtarak hikayesini bitirdi.

 

Not

Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.