No Game No Life Cilt 02 Bölüm 55
Çevirmen: Sumire & Redaktör: Fri
Elkia Başkenti – Elkia’nın Kral Şehri.
İki İnsanlık kralı tahtta oturuyordu, oyun oynamakla meşgullerdi.
Ancak, fazladan birinin yüzü ortaya çıkmıştı.
“——Neden —— Neden kazanamıyorum, desu?!”
Kimono giymiş Kemonomimi kız siyah saçlarını tutarken bağırdı —— İzuna’ydı.
Ellerinde tuttuğu, kardeşlerin başka bir dünyadan getirdikleri DSP idi.
“Hahaha, bu aslında benim dünyamdan. Tüm değişkenleri çözüp oyuna cidden iyi çalıştıktan sonra, TAS oyuncuları[12] gibiyiz. Bizi o kadar kolay yenebilmene imkan yok~”
“…İzuna-chan, pes et… Böyle… Öğrenecek çok şey var…”
Sora ve Shiro güldüler. Şu anda Shiro DSP’nin sağ tarafını kontrol ederken Sora sol tarafı kontrol ediyordu. Tuhaf yöntemler kullanarak oynuyorlardı.
Diğer dünyadan yalnızca iki konsol getirmişlerdi, o yüzden böyle yapmak zorundalardı.
Shiro ve Sora için bir dezavantaj gibi gözüküyor olsa da gerçek “ikisi bir oyuncu” yeteneklerini gösteriyordu.
“Pes etmeyeceğim, desu! Bir kere daha, desu!”
“Tamam tamam, gelen meydan okumalar devam edecek, değil mi? Shiro.”
“…İzuna-chan… Gözlerine çok bel bağlıyor… Öngörmesi… Lazım…”
“Hey, Shiro, İzuna’yı şımartma! Kendi tekniğin üzerine ustalaşman lazım!”
Biri, panik içinde koşarak taht odasına girdiğinde oda neşeli seslerle doluydu.
“So-So So So Sora! Bir sorunumuz var!”
——bu birkaç gün, Doğu Birliği yüzünden ani şekilde artan bölgeleri yerleştirmek için her yerde titizlikle ayak işlerine koştu.
Steph’in nefesi tükenmişe benziyordu ama Sora’nın gözleri elde taşınır konsoldan ayrılmadı.
“Amanın~ ne oldu? Steph.”
“Nasıl bu kadar rahat ve gamsız olabiliyorsun? Doğu Birliği tarafından köşeye sıkıştırılıyoruz!”
Steph’in yüzünde ender görülür bir ifade vardı —— Sora güler gibi bir halde cevapladı:
“Yarış sırasında, Doğu Birliği, yeteneklerini ve teknolojilerini anakaradan geri çekti —— değil mi?”
“…Ufff, ah… Hı?”
Sora tam üstüne basmıştı.
Sora zaten durumu bildiği için Steph donakaldı.
Evet —— Doğu Birliği kurallarla yükümlüydü ve [Kıtalarındaki her şeyi] devrettiler.
Oyun başlamadan hemen önce, Doğu Birliği tüm teknoloji, ekipman ve gerekli şeyleri; İnsanlığın hayatta kalmaları için umutsuzca ihtiyaçları olan bu kaynakları, bölgelerinden uzağa kaldırmışlardı.
Bu kuralları ihlal etmiyordu, Sora’nın istediği [Kıtadaki her şey] idi, o yüzden kıtada olmayan o eşyaları içermezdi.
Bunu söylerken gülen Sora’yı gören Steph sordu:
“He-hep biliyor muydun?”
Sora ilgisizce cevap verdi, gözleri hâlâ oyundaydı.
“Evet, ya da şöyle mi desem —— böyle olmasını istediğim için [kıtalarındaki her şey]i istedim.”
“——N-Neler oluyor? Bu şekilde bölgelerimizi tamamen faydalı hale getiremeyiz.”
Öyle olursa, yalnızca toprakları [ele geçirmiş] olurlar.
Doğu Birliği’nin tarım için gelişmiş tesisleri bu aşamada kullanılamaz.
Aslında, yalnızca Sora’nın dünyasından alınmış olan bilgiler, zaman alacak olsa da, sorun olmazdı.
Ama Elkia’nın şu anda yüzleştiği yiyecek krizini dikkate alırsak, o tesislere sahip olmak daha iyi olurdu.
Sonra, Sora şu kelimeleri söyledi:
“Endişelenme —— oyun henüz bitmedi.”
“Ha, daha bitmedi mi?”
Ölüme yaklaştıktan sonra, oyun daha bitmedi mi——?
Bu cümlenin arkasındaki anlama dayanarak Steph, onun önünde kendinden geçip geçmemesi gerektiğini değerlendirdi.
“…Sora-san, bölebilir miyim?”
O anda, salona yeni bir yüz girdi.
Eski bir hakama giyen bir werebeast —— Hatsuse İno. “Ah, gelmiş mi? Bekliyordum.”
“Elimde ne olduğunu biliyorsun da sanki.”
“Sanki değil, zaten biliyorum —— Doğu Birliği’nden mektup, değil mi?”
“E-Evet… Otoban kullanılarak gönderilmiş…”
Sora elindeki mektubu açtı. İmanity dilinde yazılmıştı.
Sora içeriğine şöyle bir göz attı, okumaya bile tenezzül etmedi.
“Jibril.”
“Buradayım!”
Sora’nın çağrısına cevap veren Jibril boşluktan ortaya çıktı, onun önünde diz çöktü.
“Doğu Birliği’nin başkentine ışınlanabildin mi?”
“Evet, ışınlanabildim —— nasıl bildiniz?”
Jibril gözlerini büyüttü. Sora açıklamayıp güldü yalnızca.
“Doğu Birliği’nin tek temsilcisi —— [Miko] bizi çağırdı, o yüzden oraya gitmemiz lazım.”
Sora normal bir şekilde söyledi. Ancak, hem İzuna, hem İno bu kelimeler karşısında tepki gösterip taş kesildiler.
“Mi-Miko-sama sizi mi çağırdı?!”
“Evet, n’olmuş? O kadar şaşırtıcı mı?”
“Tabii ki şaşırtıcı ——“
——[Miko].
Bu isim herkesçe bilinir. Doğu Birliği’ni kurmak için sayısız Werebeast adasını birleştirmiş olan kişi.
Yalnızca yarım yüzyılda, Werebeast’leri bölge büyüklüğü anlamında üçüncü sıraya başarılı bir şekilde taşıdı. Werebeastler için gerçek bir yaşayan Tanrı idi.
O tür bir insan —— Sora’yı çağırdı?
Ancak, Jibril gülerek, tamamen farklı bir anlamda cevap verdi.
“Tabii ki şaşırtıcı Sahip. Kaynaklarını kestiler ve pozisyonlarınız ters dönmüş olmasına rağmen Sahibimi [çağırmaya] cüret ediyor, bu açıkça komik. Buraya kendi şahsen gelmeliydi.”
Jibril bunları söylerken tatlı tatlı gülümsedi, bu, İzuna ve İno’nun ona kötü kötü bakmasına yol açtı.
Werebeast’ler için o muhtemelen o türden bir varlıktı ama Sora ——
“Hayır, Jibril. Muhtemelen sana sahip olduğumuzu biliyorlar, o yüzden bizi [çağırdılar]. Bu da demektir ki —— hemen orada bulunmamı gerektiren bir acil durum var.”
Sora gülerek bunları söyledi. İno tekrar konuşmadan önce tereddüt etti:
“——neler olduğunu biliyor gibi gözüküyorsun.”
Buna karşılık olarak Sora gülümsedi. Kucağında olan Shiro’yu alarak ayağa kalkıp konuştu:
“Tamam, Jibril’e tutunun, gidiyoruz! Dünyadaki cennete —— Kemonomimi ülkesine gidelim!”
Jibril, Sora’nın sözlerine karşılık vermek için kanatlarını açtı.
“Öyleyse —— uzun mesafeli bir ışınlanma olduğundan, lütfen bırakmayın ve kemerlerinizi gevşetmeyin. Ayrıca, Sahiplerim dışında, fiziksel rahatsızlık hissedecek olursanız, kıyafetlerinizi çıkarmanız bunu durdurur. Ah, sahiplerim de tereddüt etmezdi ——“
“…Jibril, bu kadar yeter, gidelim.”
Kristalimsi gözleriyle Jibril, Sora’nın tabletinden bilgileri okudu.
Ancak, muhtemelen Sora Kemonomimi krallığına varmayı bekleyemediğinden, Jibril’i dürtüp durdu.
“Gerçekten üzgünüm, sahip. Bu, uzun mesafeli bir ışınlanma olduğundan, biraz hazırlanma süresine ihtiyacım var.”
Jibril kanatlarını sonuna dek açarken sakince konuştu.
Geometrik açıklık belirgin şekilde hız kazandı ve kanatlarından belli bir belirsiz bir parıltı yayılıp parlamaya başlarken döndü.
Görüntü sallanmaya başladı —— Sonra, alan yavaşça biçimsizleşti.
“——!”
“Bu —— ah…!”
İno ve İzuna kulaklarını kapatmak için ellerini kullandı.
Büyüyü saptayamayan insanlar basıcı havanın basıncını hissedip nefes alma zorluğu yaşamaya başlarlar.
Werebeast’lerin üstün beş duyuları ile algılayabileceklerini Sora bilmiyordu.
Ama büyüyü kontrol edebilen insanlar içinse —— Mesela, Fii, istenmeyen şeyler olabilirdi ——
…Havayı saran devasa boyuttaki basınçlı Ana partiküller yüzünden bilinçlerini kaybedebilirlerdi.
Sonra —— Jibril’in kehribar gözleri yavaşça açıldı.
Gözleri uzakta bir yere bakıyordu. Sonra şöyle konuştu:
“Tamam, varış yeri [Doğu Birliği’nin başkenti], Miko’nun evi —— [büyük binanın merkezindeki kemer altı].”
Jibril’in [Miko’nun konutunun tam ortasına sıçrama] isteğini duyan İno protesto etti ——
“Mesafe 4527.21 km (2813 mil), süre 0.023 saniye. İki werebeast için de bu rahat bir seyahatten çok uzak olabilir ama endişelenmeyip tadını çıkarsanız?”
Konuşma şansı vermeden ——
Kırılmış bir cam sesinin eşliğinde sahne kesildi ——
Perde —— kapatıldı.
[12] TAS = Tool-AsistedSpeedrun = Bir itemle desteklenen hızlı koşan oyuncu.
Not
Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.