No Game No Life Cilt 02 Bölüm 40

Çevirmen: Sumire & Redaktör: Fri

 

Elkia’nın Kral Şehri —— Seyirci salonu.

İki İnsanlık kralı, yorgunluktan kendinden geçmiş halde tahtta oturuyordu.

“Diyorum ki, sıkıcı… Doğu Birliği, yarışma tarihi için bizimle ne zaman iletişime geçecek?”

“…Sıkıcı…”

Kurami’yle olan ciddi olayların ardından çoktan beş gün geçmişti.

Normalde pozitif olan ruhları şimdi tüm bu bekleyişle un ufak olmuştu.

Sürekli onlara nasihat eden Steph bile şimdi diyecek bir kelime bulamıyordu. Nihayet, tez canlı Steph şöyle düşündü.

“Y-Ya unuttularsa? —— Ya da mektup buraya… ulaşmamıştır?” —— Geçmişte aynı sorunu yaşadığından böyle dedi Steph. Canlılığını yeniden kazanan Sora kalktı, yüzünde gaddarca bir gülümseme vardı. “…Ah? Durum buysa, ne olacakmış bir bakalım —— değil mi?”

Sora’nın aklından geçenler, en büyük tacize sebep olacak son kozunu kullanmaktı——

“Sahip, rahatsız ettiğim için üzgünüm.”

Jibril, havada birdenbire beliriverdi.
Onun ellerinde, silindirimsi eşyayı gören Sora ve Shiro aniden kalktılar.

“Vaay! Jibril! Bu——?!”

“Evet, bu Doğu Birliği’nden gönderildi, yarışmanın tarihi.”

Jibril gülümseyerek devam etti:

“Anlaşılan biri Doğu Birliği ile dövüşmemizi istememiş ve Elkia’nın Kral Şehri’nde bir yerlere kilitlemiş. Şey, bana bakarlarken şüpheli gözüktüler——“

“Huuu… Yoksa sen…”

Söz konusu Jibril olduğundan, birini öld——

“Lütfen içiniz rahat olsun, kibarca ve barış içerisinde diğer tarafı ikna ettim. Gözlerine kibarca baktım ve birazcık öksürdüm, altına yapmasına neden oldum ve ağlarken tereddüt içinde mektubu bana verdi.”

“Ö-Öyle mi…”

——[On Kural]. Gözdağı vermeyi içermiyor muydu?

Hayır, ondan önce, mektubun elimize geçmesini önlemesi yağmacılık değil miydi ——

Yine de, Steph başına sarılıp şunları söyledi:

“Tahmin etmeliydim… İnsanlığın kaderi buna bağlı olduğundan… Meclisten biri [Sora’ya yanlış rapor verme] konusunda yemin etmedikçe, [mektubu gönderme hakkı]nı elde edebilirdi ve ——“

…Anlaşılan Steph, söz konusu politika olduğu sürece oldukça yumuşak başlı gibiydi.
Sora, Steph’le ilgili düşüncelerini hafiften değiştirdi, sessizce düşünüp şunları söyledi:

“——Demek, biri mektubun geleceği zamanı belirlemediğinden benim hatamdı? Hey, böyle durumlar ortaya çıktığında İnsanlık böyle şeyler yapıyorsa, ülke meselelerine odaklanmak için neden aynı beyni kullanmıyorlar?”

“Sora İnsanlık’ın düşmanı olduğundan seni durdurmak için ellerinden geleni yapıyorlar.”

Steph soğukça cevapladı ama Sora neşeyle onu görmezden geldi.

“Tamam, yazılı olan —————————— Shiro, bugün ayın kaçı?”

“27…”

Sora’nın yüzü Shiro’nun cevabını duyar duymaz dondu kaldı.

“——BU, BUGÜN DEĞİL Mİ?! YARIŞMA TARİHİ!!”

“Ne?! B-Bu, saati ——“

Sora panikleyen Steph’e doğru bağırdı.

“Gün batarken —— Yarım günden az var! Hey! Herkes kendini hazırlasın!”

“B-Biliyorum——“

“Jibril’den beklendiği gibi, her daim hazır.”

“…Shiro… tamamen hazır…”

“Shiro’nun abisi, Sora, daima İYİ! Güzel, gidelim!”

Sora ve yanında kalkmış [Hazırız] diyen eşlikçilerine bakan Steph paniklemeye başladı.

“B-Bu! Hey! Bu ülkeler için bir yarışma! En azından resmi kıyafetler giyinin ——“

“Hı? Bu bizim resmi kıyafetimiz değil mi? Bir sorun mu var?”

Anormal insanlarla dolu grubun içinde asıl normal olan anormal olarak bilinir.

Üçü Steph’e bakıyorlardı, bakışlarından şunlar okunuyordu: [“Sen neden bahsediyorsun?”] ——

“~~~~Pe-Peki! Öyle olsun!”

“Öyleyse, Sahip ve Dora-chan, lütfen bana tutunun, elçiliğe sıçrayacağım ——“

“Ah, Jibril, ona gerek yok.”

Jibril’in en hızlı seyahat yolunu reddettikten sonra Sora boş boş gezinen Steph’e döndü.

“Steph, şehrin girişinde bir taşıt ayarla —— açık açık yola düşeceğiz.”

Steph şoktan dilini yutmuş haldeyken Jibril cümleyi kavrayamadı.

“M-Mitingler ne olacak?!”

“Neden ——Neden ilk başta kasten miting başlatılmasına sebep olduğumu sanıyorsun?”

Not

Bu bölümde emeği geçen; çevirmen ve düzenleyici arkadaşların emeklerinin karşılığı olarak basit bir minnet ifadesi yani teşekkür etmeyi ihmal etmeyelim.